|
Gelenekçiler ve İlericilik / İsmet Özel
Gelenekçilik ve ilericilik: Aynı eğilimin iki
yüzü bunlar. Bakmayın gelenekçilerin ve ilericilerin birbirleriyle
didiştiklerine, dövüşlerini bile aynı şeyi savunarak yaparlar. Bir kısmı,
geçmişten getirilen değer ve kurumların gerekliliği üzerinde ısrar ederken,
karşı taraf gelecekte elde edilecek kurum ve değerlerin övgüsünü yapıyor.
Doğrusu, her biri kendi savunduğu yanı ayakta tutabilmek için karşı çıktığı
cephenin görüşlerine muhtaç. Geleceğe doğru bir zincirin devam ettirilmesi için
geçmişten uzatılan halkaların sağlam tutulması gerek, geçmişin halkalarının sağ
ve esen tutulması da zincire yeni halkaların eklenmesini kaçınılmaz kılar. Bu
iki taraftan biri için çarpışan öteki tarafa mühimmat sağlamak zorundadır.
Gelenekçiler de, ilericiler de kendi savaşlarını yürütebilmek için zihin
kalıplarına, metafizik temellere, varsayımlarla yüklü bir tanıtlama
mekanizmasına bağlı, bağımlıdırlar. Şiir okumak isteyen kimse gelenekçiliğin
ve ilericiliğin entelektüel yükünü bir yana bırakmadıkça giriştiği işin altından
kalkamayacaktır. Şiirin ne gelenekle, ne de beklenen hayatla başı hoş değildir.
Geçmiş ve gelecek şiir için (ve içinde) yabancılaştırıcı öğelerdir. Şiir
okumanın hasadı ancak bilinmeyen eski ile tanışılmamış yeni arasında toplanır.
Şiir okumak, ancak "şimdi"nin olağanüstü vuruculuğu, tadılan somut yaşama anının
tazeliği ve uyancılığı ile doğru çizgiye oturur. Gelenekçilik yoluyla olsun,
ilericilik yoluyla olsun bir "tevâlî"ye teslim olmuş kafalar şiirin gerçekliğine
ulaşamaz. İçinde bulunulan "müthiş zaman parçası"nın önemini bir önceki veya bir
sonraki zamanla değiştirme yanlısı kimseler yaşamadaki uyanıklığı terk etmiş,
şimdiki zamanı gölgede bırakıp kendilerini uyuşturmuş kimselerdir. Şiir
okumak gelenekçinin gereksindiği bir olay değildir, çünkü şiir okumakla
zihnimizde geçmişe ait bir kurumu veya geçmişin değer ölçülerinden birini yerli
yerine oturtmuş, gelenekçi tutumumuzu haklılaştırmış olmayız. Tam tersine şiir
geçmişe dair imalarında bizim o güne kadar hesaba katmadığımız bir boyut
getirerek kalıplaşmış ölçüleri sarsar. Zaten şiir, şiir vasfını kazanabilmek
için geride kalmış olan bir hayat parçasını deşmek, teşrih etmek, bize bilincine
varmadığımız bir yanını işaret etmek zorundadır. Yine, şiir okumak ilericinin
de gereksinimi dışında kalacaktır. Çünkü şiir hiçbir zaman atılacak yeni bir
adımın basamağı olamaz. Bu sağlamlıktan yoksundur. Peki, şiir bize geleceğin
ulaşılmaya değer bir yanını ya da doğrudan doğruya geleceğin el uzatmaya değer
olduğunu söyleyemez mi? Evet, ama dikkat edin, bu durumda, gelecek şimdiki
zamanın bizinin bir parçasıdır. Nitekim şiirde geçmiş de önceye ait bir kategori
olmaktan çıkar. Bütün bunları söylemekle gelenekçi ve ilerici olarak tanınan
şairlerin gerçekte şair olmadıklarını, onların izleyicisi olup da gelenekçi ve
ilerici eğilimler besleyen insanların gerçekte hiçbir zaman şiir okumadıkları
yargılarına varmak istiyor değilim. Sadece şunu söylüyorum: İdeolojik konumu ne
olursa olsun bir şair gerçek parıltıyı ancak gelenekçiliğe ve ilericiliğe
musallat olan "tevali" zincirini kırdığı, hazır düşünme kalıplarını parçaladığı
zaman ele geçirebilir. Şiir okuyanlar da eğer şiir yoluyla herhangi bir şey
sağlama durumuna geçerlerse, bunu ancak hazırda bulundurdukları anlayışlarının
dışına çıkarak başarabilirler. Hiç akıldan çıkarılmaması gereken doğru şudur
ki şiir konusunda genellemeler düzeyinde kalan her açıklama noksandır. Şiirden
(ve belki de bütün sanatlardan) söz ederken konulan, konulmaya çalışan kurallar
her somut durumda sarsılabilir. Her şairin belirgin bir dünyası, her şiirin
oturmuş, belirgin bir maddesi vardır. Eğer şiir üzerine konuşulacaksa genel
sözlerin, her özel durumda yeniden gözden geçirilmesi, en azından o özel durum
uğruna daha da derinleştirilmesi kaydıyla konuşulmalıdır.
İsmet Özel
Yorumlar
İçerik yoruma kapalıdır.
|
|