Sömürdü Bunlar / Bekir Akbulut

Sömürdü Bunlar
 
Haramı helale, sararak bakın
Yemezler demeyin, kul hakkı sakın
Kokusu çıktı bak, süt gibi akın
Yıllardır yetimi, sömürdü bunlar
 
Din iman bunlarda, sade oy için
Beş yılda geliyor, hep işte seçim
Makarna kömürü, alıp da geçin
Fakiri yetimi, sömürdü bunlar
 
Ak dediler kara, çıktı gümrükte
Çantalarla para, yedi birlikte
Küfrederken aslan, gibi gürlükte
Yıllarca camiyi, sömürdü bunlar
 
Mücahitler şimdi, hepsi borsacı
Baba oğul büyük, emlak arsacı
Haramzade bunlar, mütahit hacı
Şeriatçı olup, sömürdü bunlar
 
Türküm demek, suçtur Arapçı bunlar
Toki mezbelesi, yandaşlar yanlar
Şimdi Akdamar, da çalıyor çanlar
Beş vakit namazı, sömürdü bunlar
 
Hizmetleri sök yap, asfalt kaldırım
Öte git deme ha!, savcı yıldırım
Her panoda koca koca bildirim
Kul hakkı deyip, sömürdü bunlar
 
Rüşvet çarkı fırıl, fırıl dönüyor
Hortumlayıp hizmet, diye sunuyor
Vatan diyen tavuk, gibi tünüyor
Eski Osmanlıyı sömürdü bunlar
 
Midesinden bağlı, üç beş kemikçi
Sırtı sıvazlanan, yağcı mimikçi
El ayak öpenler, birkaç sümükçü
Binlerce gururu, sömürdü bunlar
 
İsrail’e gürledi, inanma sakın
Görüşüyor gizli, gizlice bakın
Fransa İsrail’le barış çok yakın
İsrail’e karşı, sömürdü bunlar
 
Ne diyem şuursuz, kör bir millete
Otuz altı parça, maraz illete
Türk milleti layık, mıdır zillete
Kur’anı ümmeti, sömürdü bunlar
 
 
Fabrikayı teker teker kapattı
Atatürk’ten kalan, ne varsa sattı
Karşı çıkanları içeri attı
Demokrasi diye, sömürdü bunlar
 
Atılım icraat yalan, hep bunlar
Türklükten Öç alan, yılan hep bunlar
Haçlıyla Frenk’le olan hep bunlar
Diyalogla halkı, sömürdü bunlar
 
Bekir Akbulut
 
Bekir Bey,
 
Şiirinize şiir tekniği olarak ve içerik olarak baktığımda birkaç şey söylememe müsaade edin lütfen.
 
Şiir tekniği:
 
a)
11’li hecede hangi kafiye örgüsü ile başlarsanız başlayın her kıt’anın son mısrası ( ayaklar ) ya bütün olarak redif / nakarat şekliyle, ya kafiye ve redif şekliyle, ya da redifsiz kafiye şekliyle olmalıydı. Özellikle koşma örneklerinde başka bir şekil hiç görmedik.
Siz, “ sömürdü bunlar “ redifini kullandınız öncesinde kafiye yapmadınız. Sanırım bu şiir tekniği açısından bir sorun.
b)
İkinci kıt’ada:
“ için / seçim / geçin “ kafiyelerinde “ seçim “ de kafiye sorunu görülüyor. Bilirsiniz ki kafiye anlayışı son harften başlayarak geriye doğru gider. Burada “m “ ve “ n “ kulak kafiyesi ya da mahreç anlamında uyum sağlamıyor.
c)
“ Kul hakkı deyip, sömürdü bunlar ”
“ İsrail’e gürledi, inanma sakın “
 
Mısralarında hece hatası görülüyor.
d)
Şimdi Akdamar, da çalıyor çanlar / …Akdamar’da …
Öte git deme ha!, savcı yıldırım / ……..! Savcı…
Rüşvet çarkı fırıl, fırıl dönüyor / …fırıl fırıl…
Türk milleti layık, mıdır zillete / ……layık mıdır…..
 
Ve birkaç yerde virgül hatası görülüyor.
e)
“ Fabrikayı teker teker kapattı “ mısraında olduğu gibi bazı yerlerde tekil-çoğul hataları.
( Fabrika bir tanesi teker teker olmamalı. Fabrikalar ancak teker teker kapanır çünkü.)
 
Elbette bazı kelimelerin ve kafiyelerin uyumsuzluğu da dikkat çekiyor.
 
İçerik:
 
Eleştiri ile hakareti birbirinden ayırmak gerekiyor galiba. Özellikle şiir işine soyunanların yardakçılık ve şakşakçılık yapması ne kadar yanlış ve anlaşılmaz ise, eleştirirken hakaret etmesi de o kadar yanlıştır. Dünyanın her yerinde, her ülkede hakaret suçtur. Elbette benmi ilgilendiren boyutu suç kısmı değil inciten kısmıdır.
 
Eleştirdiğiniz ve hicvettiğiniz Türkiye’de iktidar olan bir parti. Bir sürü yanlışı ve eleştirilecek yeri olabilir, vardır da. Ama siz ona oy verenleri ya da sıcak bakanları “Ne diyem şuursuz, kör bir millete “ diye aşağılarsanız yazdığınız hiçbir şey itibar görmez. Kalkıp size onlardan birisi de aynı üslupla cevap verir “ kör ve şuursuz sizsiniz ki yapılan güzellikleri görmüyorsunuz “ der. Bu haklı olmayabilir belki ama etki – tepki anlamında kaçınılmaz olur.
Özellikle bizim yaş kuşağımız bu ülkede çok iktidarlar gördü Hatta dedelerimizin oy verdiği siyasi sultalardan yakamızı zor kurtardık. ( o da ömürleri bitti de ondan ). Aşağı yukarı her iktidarın yaptığını iyi hatırlarız. Ve hepsinin eleştirilecek yanlarını iyi biliriz. Ancak âdaletle, takım tutar gibi değil tarafsızca eleştirirsek söylediklerimiz muteber olur. Ve eleştirinin sadece kötü yanı olmaz.
 
Türklükten Öç alan, yılan hep bunlar / “ Yılan “
 
Midesinden bağlı, üç beş kemikçi
Sırtı sıvazlanan, yağcı mimikçi
El ayak öpenler, birkaç sümükçü
 
Haramzade bunlar, mütahit hacı / “ Haramzade hacı “
 
Mısralarınızı ağır bulduğumu, sapla samanın karıştırılmaması gerektiğini düşünüyorum. Muhatap kim? Milletvekilleri mi? Parti teşkilatı mı? Üyeler mi? Oy verenler mi? Sempati duyanlar mı? ….
Herkes bizim gibi düşünmek, bizim inandıklarımızı inanmak, sevdiklerimizi sevmek, beğendiklerimizi beğenmek zorunda mı?
Bir insanın canını yakarsak eğer o da bizim canımızı yakmanın yolunu arar. ( haklı ya da haksız) Huzur için bunlara dikkat etmemizin daha iyi olacağını düşünüyorum.
 
Özellikle son zamanlarda eleştiri ile hakareti ayırt etmeyen bazı üyeler karşılarında kabul ettiklerine hakaret ederek bir can yakma politikası içine girdiler. Bu inançlara, Allah’a, dine kadar uzandı. Bir insanın inançlı olup olmaması hiç kimseyi ilgilendirmez. Hatta inançsızlığını övmesi de. Ama, o bu özgürlüğünü birilerinin inancına saldırarak, aşağılayarak kullanırsa diğerinin de buna cevap verme ve misliyle geri dönme hakkı olur ki bu da huzursuzluk meydana getirir.
 
Umuyorum ne demek istediğimi ifade edebilmişimdir.
 
Eyvallah!







Yorumlar
Henüz yapılmış yorum yok




Yorum Yapın

Ad Soyad: Yorumunuz:
E-posta:
Tarih:
19.4.2024 17:55:38
 


 
 

 
 

 
 
 
 
 
 




Bu site Kişisel Yazar Web Tasarım projesi ile oluşturulmuştur.