Yusuf Mecioğlu Şiiri


Ölüme Methiye

Ülfete aşinadır kalbime düşen sızı,
Yangınların yurdunda hayatı dinler ölüm.

Nicedir adımlarım sokaklara küs diye,
Kimsesiz kuytularda iç çekip inler ölüm…

Bir veda sabahında göğsümde bin bir acı,
Ne melâlden vazgeçer ne beni anlar ölüm...

Ya simsiyah bir gece ya da bir tan kızılı,
Rüyalarda gördüğüm hep aynı sonlar ölüm…

Gidiyorum işte bak güz vurmuş bahçelere,
Ömrüm O’nundur diye bana mı küstün ölüm…

Al hadi ellerine bir kuş gibi canımı,
Korkmam! Sen hep göğsümde gamlı bir süstün ölüm…

Yâr adıyla başlayan her cümlemin sonunda,
Ben hep O’nu nakşettim sense hep sustun ölüm…

Aklıma düştüğünde leyl karası gözleri,
Kirpiğime en nemli buseler astın ölüm…

Bilmem hangi aynada bıraktım gözlerimi,
Ya yaralı bir sükût ya da hep sırsın ölüm…

Şirpençeler sararken usulca canevimi,
Bırak gönül bahçeme sahibi girsin ölüm…

Ruhum kanatlanırken maverâ denizine,
Baktım ki başucumda yalnız sen varsın ölüm…

Yıllardır yâr uğruna gezdim de şehir şehir,
Her derde derman olan sonsuz diyarsın ölüm…

Yusuf Mescioğlu

Formun Üstü

 
·          
·          
Hilmi Yazgi dün gece "korkunun ecele faydası yok" diyordunuz Yusuf bey,
"Ölüme Methiye" şiiri de bu minvalde isabetli bir seçim olmuş.

12 beyiti tamamlayacak "n" vurgulu kafiye bulmak o kadar zor muydu acaba?
şiir ilk bakışta üç kişinin peş peşe gazel okuması 
ya da üç imamın ard arda mevlit okuması gibi geldi bana diyeceğim ama
bu bahsettiklerime de uymuyor şiir
hangi şiir grubuna koyacağız şimdi biz bunu?

hayırlı sabahlar...
·          
Erol Uraz Neden kafiyeler sorunlu?
·          
Kenan Baran "Methiyelerin yazılımı böyle midir?" sorusuna erbabları cevap verecektir sanırım. Methiye sözcük anlamından da yola çıkarsak methetme yani buradaki haliyle ölümü övme ya da ölümden övgüyle bahsetme gibi birşey olmalıydı sanıyorum. Ölümün güzel yönlerinin anlatıldığı, aslında bir başlangıç, bir vuslat olduğu ( inanışa göre Allah'a kavuşma ) ya da yaşantının kötülüklerinden kurtulma gibi bir tavırla yazılması gerekliydi diye düşünüyorum. 

Methiye konusunda Yunus Emre'nin; Abdulkadir Geylani Hazretlerini methettiği "Seyyâh Olup Şu Alemi Ararsan" methiyesi yerinde bir örnektir (bana göre)

Kafiye konusunda zaten Hilmi Yazgı Hocamız gerekli açıklamayı yapmış. Üzerine çok şey söyleyemeyiz.

Teşekkür eder, saygılar sunarım.
·          
Yavuz Doğan Şiir, yazılış tekniği itibariyle "GAZEL" diye isimlendirilen Aruz şiirininin Yekahenk şeklini anımsatıyor. Kafiyelendirmeden çok redifle kotarılması da benzer özellikte.. Anımsatıyor diyorum, çünkü Gazel, Aruz'la yazılır..

Ayrıca, şiiri alttaki haliyle okuduğumda, 3 ayrı ayaktan ibaret, ikişer kıtalık şiirler haline dönüşüyor.

***

Ülfete aşinadır kalbime düşen sızı,
Yangınların yurdunda hayatı dinler ölüm.
Nicedir adımlarım sokaklara küs diye,
Kimsesiz kuytularda iç çekip inler ölüm…

Bir veda sabahında göğsümde bin bir acı,
Ne melâlden vazgeçer ne beni anlar ölüm...
Ya simsiyah bir gece ya da bir tan kızılı,
Rüyalarda gördüğüm hep aynı sonlar ölüm…

***

Gidiyorum işte bak güz vurmuş bahçelere,
Ömrüm O’nundur diye bana mı küstün ölüm…
Al hadi ellerine bir kuş gibi canımı,
Korkmam! Sen hep göğsümde gamlı bir süstün ölüm…

Yâr adıyla başlayan her cümlemin sonunda,
Ben hep O’nu nakşettim sense hep sustun ölüm…
Aklıma düştüğünde leyl karası gözleri,
Kirpiğime en nemli buseler astın ölüm…

***

Bilmem hangi aynada bıraktım gözlerimi,
Ya yaralı bir sükût ya da hep sırsın ölüm…
Şirpençeler sararken usulca canevimi,
Bırak gönül bahçeme sahibi girsin ölüm…

Ruhum kanatlanırken maverâ denizine,
Baktım ki başucumda yalnız sen varsın ölüm…
Yıllardır yâr uğruna gezdim de şehir şehir,
Her derde derman olan sonsuz diyarsın ölüm… 

Her iki durumda da başarılı bir şiir..

Ancak, bir şey sormak isterim izninizle..

Son beyitin ilk mısrası hariç, diğer tüm beyitlerin ilk mısralarının sesli harfle, yani açık heceyle sonlanıyor oluşu sizce de şiiri zayıflatmaz mı?

Selamlarımla..
·          
Bayram Mecit Yavuz Doğan ın yazdığı şekliyle olsaydı daha göze ve kulağa hitap ederdi bu şiir ve en azından ayak sorunu olmazdı.. yani 3 farklı ayak kullanılmış gibi durmazdı.. lakin başarılı bir şiirdi..
·          
Şengül Cennet ben de Yavuz Bey gibi düzenlemiştim beyitleri ... ayakların en azından dörtlükler içerisinde uyumlu olması yetti bana ... rahatsız etmedi ... okunuşu da çok hoş ...
·          
Alpdoğan Akyüz Şirpençeler sararken usulca canevimi,
Bırak gönül bahçeme sahibi girsin ölüm…

Şiirde mânânın tavan yaptığı yerdi burası kanımca... Tebrikler...
·          
Şengül Cennet bu şiir gazel formatıyla tasarlanmış gibi gelmedi bana ... sonradan gazele dönüştürülmüş sanki ... Yavuz Bey'in değindiği gibi; 3 ayrı ayaktan ibaret, ikişer kıtalık şiirler haline dönüşmesi, ya da (şiire dokunmadan) buna müsait beyitlerden oluşmuş olması enfes bir hoşluk bırakmış şiire ...
·          
Hilmi Yazgi mânâ olarak tatlı bir tınısı olduğunda zannersem hepimiz hemfikiriz
burada ilk eleştirilecek şiirin şekli olsa gerek.
şiirin yazılış durumu ( görselliği) dörtlükler halinde de olsa (Yavuz'un belirttiği gibi) o haliyle de üzerinde tartışmaya açıktır bence.
iki beyiti birleştirdiğiniz zaman hangi kafiyelenme türü çıkıyor karşımıza
düz, çapraz veya sarmal mı?
o halde üç bölüme ayırarak beyitler halinde bırakılması daha uygun olmaz mı sorusunu da kendime sormadan edemedim.
·          
Yusuf Mescioğlu Cevap Verememiş olmam sakın yanlış anlaşılmasın efendim. Şu an hala mesai saati içinde olduğum için... Çok fazla giremiyorum internete... İnşaAllah Akşam cevap vereceğim... Dua ve muhabbetlerimle...
·          
Kenan Baran Gerçekten de bölüm bölüm aldığımız zaman göze de ruha da hoş geliyor anlatımı...
·          
Erol Uraz Yavuz bey şiir aruzla yazılmamış ki açık kapalı hece bakalım. Yanılıyormuyum?
·          
Yavuz Doğan Şiirin aruzla yazılmadığını söylemiştim yorumumda. Anlatmaya çalıştığım şey, mısra sonlarında sesli harfle biten kelimelerle şiir yazmak, sessiz harfle biten kelimelerle yazmaktan daha kolaydır. Sesli harfle biten kelimeler - genelde - bir sonraki satıra pas verir ve eğer düzgün bağlayamazsanız bütünlükten koparsınız.

Ve ayrıca, hece şiiri yazan herkesin aynı zamanda aruz yazamamasındaki sıkıntı da bundan dolayıdır. Aruz, son heceyi açık da bıraksanız kapalı sayacağına dair bir kural oluşturmuşsa, bu; sonu kapalı heceyle biten mısra yazmanın zorluğundandır.

Bunun da şiiri ve şairin ufkunu daraltacağını düşünen olacaktır elbet. Ancak şahsi fikrim bir de böyle yazmayı denemenizden yanadır..

Ve niyetim, hakikatten şiirin ne olduğunu tartışarak öğrenebilmemizdir. 

Yoksa sosyal paylaşım sitelerinde, isminin önüne "Şair - araştırmacı - gazeteci - yazar - nalbur" gibi yakıştırmalar yapıp, kart bastıran; kullanıcı adını da "Şiir Adam - Şiir Deryası - Serbest Şiir Tsunamisi" gibi abukluklardan oluşturan tiplerin yarattığı sahte şiir gündeminden fırsat bulup "gerçek şiir"i okuyamayacak insanlar..

Budur derdim..
·          
Hilmi Yazgi Doğrudur Yavuz. Ben de geçen bir sitede "Dünya Şairi" rumuzlu birini görmüştüm
yakında Uzay Şairi ,Kainat Şairi , Evren Şairi gibi rumuzlar çıkarsa karşıma hiç şaşırmayacağım artik :)
·          
Kenan Baran Ben şiiri öğreneyim, iyi şiir yazayım. Şairlik de kalsın başkalarına... Ahiret Şairi :))
·          
Emine Uysal Ben, şirin kurallarına bir şey diyemeyeceğim, onu ustalarımız diyor. şiiri anlam olarak beğendiğim. Yusuf Bey'i tebrik ederim. Eleştirilerinizi takipteyim arkadaşlar..
·          
Hilmi Yazgi mesele o değil de; şiir yazanın Türkçe tanımı zaten şair demek ama bu sıfatı insan kendi kendine verdiği zaman gerçekten sırıtmıyor mu? konumuz o olmasa da,
söz arasında geçtiği için bu tür rumuzlanmaylı /etiketlenmeyi ben de yanlış bulduğumu ifade etmek istemiştim.
yine bir yerde "Gurbetçi Şair" rumuzlu birisi dikkatimi çekti, bir kaç kelam etmek istedim; adam üç kelimeyi bir araya getiremedi.. arkadaş dikkatimizi bari celbetmese ne olurdu sanki...
·          
Yavuz Doğan İki tane kitabım var Hilmi abi.. Bu kitaplarda toplam 182 şiirim var. Kitaptan sonra yazdıklarımı, kitaba koymadıklarımı ve yazıp sadece bir kaç yerini beğenmediğim için yırttıklarımı saymıyorum..

Henüz "ŞAİR" diyemedim kendime..

Ama öyle tipler var ki; "Hocam" demezsen alınıyor, "Üstad" demezsen düşmanın oluyor..

Umudum bu sayfayla o "Üstad"lara da şiiri öğretebilmek...

Ama gelip okumazlar ki..
15 Eylül, 20:44 · Beğenmekten Vazgeç · 7
·          
Hilmi Yazgi konu dönüp dolaşıp yine tevazuya gelecek Yavuz :)
şiirdeki kafiylerin ek-kök değerlendirmesi hakkında hiç konuşmadık henüz
·          
Yavuz Doğan Ben çok konuştum.. Diğer dostlar gelsin hele :)
·          
Hilmi Yazgi eh onlar da "korkunun ecele faydası yok " desinler artık :)
iyi akşamlar...
·          
Mehmet Ziya ne olacak şimdi bende "şiirlerin ziyası" mahlası kullanıyorum:))) gören bu adam kendini ne sanıyor demesin..şiirlerden aldığım ziya üzerine bu mahlası kullanıyorum..Ki; ben çok fazla şiir okuyan biriyim..her şiirden mutlaka alıncak birşey varsa alırım..ve birçok şiire nazire yazmışımdır anında..adım bir ara "nazireci" ye çıkmıştı:))
·          
Mehmet Ziya Yusuf beyin şiirine dikkat ettim..kullanılan devrik cümleler aruzun akışını hatırlatıyor..bu da gazelin aruzla daha güzel bir hava vereceğiniz gösterir..Acaba alşıkanlıktan mıdır bu hatırlama?
·          
Yusuf Mescioğlu Efendim Cümleten Hayırlı Geceler... Yorumların hepsini okudum. Eksiklerimi gördüm elbette... Ben şairim diyenlerden değilim... Hiç bir zamanda olmadım naçizane...( Bu sözlerimde Yavuz Doğan ve Hilmi Yazgı Beyefendiye cevap değildir. Yanlış anlaşılmasın sakın. ) Ben sadece Rabb'in verdiği kelâmlarla avunan biriyim. Belki henüz çırak bile değilim... Nedeni ise Üstad Necip Fazıl'ın, Abdurrahim Karakoç'un Mehmed Akif Ersoy'un Yayha Kemal Beyatlı'nın ve burda ismini zikredemediğim bir çok değerli Şairlerin üstad olduğu bir konuda biz ancak bulmaca çözmekle kalırız. Şair olmak bir yana bu masaya düşmüş olmak bile naçizane benim için bir lütuftur... Bu minvalde Değerli Mehmet Emin Türkyılmaz Üstadıma bu sayfayı oluşturduğu ve bizim için gece gündüz zahmet ettiği için teşekkürlerimi sunarım. Ayrıca beni bu sayfaya davet eden Afet Kırat Hanımefendi'ye de teşekkür ederim. Şiire gelirsek... Şiiri yazarken bilerek 3 ayrı bölümden oluşmasını tasarlamıştım. Yani 12 beyit boyunca " n " vurgulu kafiye kullanmak yerine 3 farklı bölümü 3 farklı kafiye ile yazmak istemiştim. Beyit olarak yazmayı da özellikle tercih ettiğimi de belirteyim. Yavuz Hocam'ın dediği gibi, ilk mısranın son kelimelerini özellikle sesli harfle bitirdim ki, ikinci mısra'da anlatmak istediğimi daha kolay anlatabileyim. Son mısrada ise final olduğunu belirtmek için sessiz harfle bitirip şiiri tamamladım. Şiir'de teknik elbette önemlidir, Redif, kafiye, ayak... Bunların hepsi bir şiiri gerçek şiir yapan olmaz olmaz kurallardır. Lakin bu fakir hep manaya önem verir. Ancak benim mana'ya önem vermem elbette tekniksiz ya da kuralsız yazacağım yahut da onu savunduğum anlamına gelmez... Öğreneceğim elbette... Öğrenmem gerekenleri de Siz büyüklerimden, değerli ağabeylerimden öğreneceğim... Rabb'im Cümlemizin Gönlünden Kelâmlarımızı eksik etmesin inşaAllah... Selam ve Dualarımla...
·          
Yavuz Doğan Ziya abi.. Sen şiir yazıyorsun.. Kullanırsın elbet mahlasını..

"Acılar Denizindeyim

Mutluluğu 
Sen zannetmiştim 
Yanlış rotaymışsın 
Sayende 
Acılar denizindeyim" 

yazan bir adam var..

Bu şiiri anımsatan kelime öbeği, şiirin internete düştüğü ilk site olan antoloji.com'da "Popüler Şiir" olarak yer alıyor.. Her ne kadar yıllarca canıma okumuş olsa da adını vermeyeceğim şahsiyetin..

Sadece "Nöbetçi Şair" diyor kendine..

Sen yokken o var.. Bilesin..
·          
Yavuz Doğan Sevgili Yusuf Mescioğlu.. 

Bahsettiğiniz üstadlar da eğer kendilerinden önce gelen Fuzuli'nin, Baki'nin, Nedim'in ve diğer üstadların bulmacalarını çözmekle kalsalardı, şu an ne sizin yazdığınız şiiri tartışıyor olurduk, ne de böyle bir gruba ihtiyaç olurdu..

Biz de bizden sonra gelecek insanlar için, "Üstad Mehmet Ziya'nın dediği gibi" diyecekleri eserler bırakmak derdindeyiz..

Bunun için de bıkmadan usanmadan tartışacağız..

Hata mı?

Hepimiz yapacağız elbet..

Bizden sonrakiler daha az yapsın diye yapacağız üstelik..
·          
Mehmet Ziya Ben yazdıklarıma henüz şiir demiyorum...yazdıklarımı da arkaya atıp ilerlemeye çalışıyorum...şair alemi bir başka alem..duygu insanlarının duygusuzlaştığı, huysuzlaştığı bir dönemdeyiz sanırım..Şairin en önemli hazinesi kelime dağarcığıdır..100 kelime ile yüzlerce şiir yazabilirsiniz. Ama ne kadarı şiir olur...Serzenişlerini,yaşadığın maceraları, hikayelerini biraz bilirim..buldum senin adamın sayfasını:))
·          
Mehmet Emin Türkyılmaz Arkadaşlarımız bahsettiler üç ayrı ayaktan. 
Peki bir şiirde değişik ayak ( kafiye ) kullanmak gerek kurallar adına gerekse şiir tekniği ve teamüller anlamında mümkün ve doğru mudur? ( caiz midir? )
·          
Kenan Baran En güzele, en doğruya ve haliyle mükemmele ulaşmak adına değildir ( hece şiirinde böyle bir tarz ve kabul yoksa ).
·          
Mehmet Emin Türkyılmaz Yavuz Beyin değindiği gibi ölçüsü aruz olmayan gazel ve kaside gibi beyit tarzıyla yazılan örneklere ne ad vereceğiz?
Dili aruz olmayana gazel ya da kaside diyebilir miyiz?
·          
Kenan Baran Gazel ve kaside aruz kalıplarıyla yazılıyorsa sanırım diyemeyiz. Ne diye(bile)ceğimiz konusunda da şahsen bir fikrim yok. Şiirin başlığıda da "methiye" diye yazılmış. Bunu da değerlendirmemiz gerekmiyor mu Mehmet Emin Türkyılmaz Hocam ?
·          
Mustafa Ceylan İşte tam bu nokta çok önemli... OFLU Hocamızın sorusuna geldik, sanıyorum deniz bitti... Ne diyor : (ölçüsü HECE olacak, şiir yapı taşı DİVAN EDEBİYATI yapı taşı olacak veya şiir yapı taşı-şiirin şekillenişi-bugüne kadar görmediğimiz bir şekilde veya Kore ya da japon şiiri yapı taşında olacak, HECE yazılan bu şiire ne diyeceğiz? Ne ad vereceğiz?) İşte bu bir ÇIKMAZ SOKAK mıdır acaba? Yoksa, çaresi var mı?
·          
Mustafa Ceylan Yoksa HECE ŞİİRİ demek sadece DÖRTLÜKLERDEN oluşan ve KOŞMA TÜRÜ bir yapı taşından mı meydana gelmeli? Hiç gelişme kaydetmememli mi? Yeni arayışlar ve denemeler yapılmamalı mı? Yapanlar yanlış yoldalar mı?
·          
Mustafa Ceylan Peki HAN DUVARLARI'nda ÇAMLIBEL'in yaptığı nedir? Maraşlı Şeyhoğlu Satılmış KOŞMASI ne güzel de girmiştir o beyitler arasına? Ya Necip Fazıl üstadın ÇİLEsindeki bir çok şiirine ne diyeceğiz?
·          
Mehmet Emin Türkyılmaz Mustafa Hocam,
Bilerek ya da bilmeyerek ortayı yaptım. İşte saha, işte top, işte kale :))
·          
Mustafa Ceylan STATÜKO' da direnip kalmak bence yalnıştır. HECE ŞİİRİMİZİN TARİHİ KÖKLERİNDEN ASLA AYRILMADAN, şeklî yeni denemeler ve arayışlarla HECE ŞİİRİMİZE YENİ NEFES ALANLARI ortaya koyamazsak, ESKİNİN ÇOK KÖTÜ TAKLİTLERİYLE DOLU HECE ŞİİR MEZARLIĞINI sanalda hazırladık gittik demektir.
·          
Mustafa Ceylan Şayet eskiler bizim yaptığımız gibi KOŞMA türünde direnip kalsalardı, HALK EDEBİYATININ DİVAN EDEBİYATINA - DİVAN EDEBİYATININ HALK EDEBİYATINA kazandırdığı TUYUĞ,semâi, vb bir çok şiir türü asla olmaz-olamazdı. O sebeple, MİLLİ VEZNİMİZ HECEMİZİ, kural ve kuramlarıyla yaşatacağız, ASLA BOZMAYACAĞIZ AMA TEK GÖMLEK GİYEN VE SADECE BUNDAN BAŞKA ŞEKİLDE DE DUYGULARINI yazmazsın diyerek, ONU HEPSEDEN ŞAİRLER OLMAYACAĞIZ. GÜNÜMÜZ şairlerine TARİHİ görevler düşüyor. KARACOĞLAN'dan Yunus'tan, Necip fazıl'dan, yahya Kemal'den, Arif Nihat Asya dan bile örnek alamıyoruz, yazık... ALTA ALTA HEP (GEL-GÜL-BİL-DİL)yazıp sonra da HECECİYİZ diye kasım kasım kasılıyoruz. Eskiden İNTERNET mi vardı?
·   
Mustafa Ceylan Şimdi ben buradan ANTALYA'dan yazıyorum, DÜNYANIN ÖTEKİ UCUNDAN herkes okuyabiliyor... hatta resimli-sesli bile oluyor... TEKNİK BU KADAR İLERİYKEN, hecemizi, SADECE koşma ya kilitlemek bence HECEYE İHANETİN TAA KENDİSİDİR...
Yavuz Doğan Ne mutlu aynı yerden bakıp aynı dili konuşabilene..

Hemfikirim Mustafa bey.. Ve yıllardır bıkmadan usanmadan savunduğum şeyler bunlar..
·          
Yavuz Doğan "Ey bî-vefa nazlı cânân bakışları ömür yâr 
Ey dîdesi âb-ı hayat kirpikleri kömür yâr

Ey yıldızı sönmüş gece ey mağmum,ey sümbülî
Ey lâl-ı lêb, lâl-û ebkem cism-î camit ebrulî

Dediler ki milyon kere “katli vâcip” demişsin
İsminken en son nefesim duymak istememişsin.

Dediler ki karanlığı ömre yaren bilmişsin
Böyle zamansız gitmeyi en son çaren bilmişsin.

Biz ki cânı cânân bilip başa tac eylemişiz
Biz ki gönlü âşkla yakmış teni sac eylemişiz. 

Bizde âşık Bağdat`ı bir gülüş ile var eder
Bir dergâha âşık olur toprağını yâr eder. 

Bizde vefa dest-i şêmdir sevdalar silinse de
Tüm yıldızlar kucağına kamer yere inse de." 

diye başlayıp devam eden bir şiirim var..

2007 yılında yazdım ve her iki kitabımda da ( biraz değiştirmiş olsam da ) yer almıştır..

Belli sayıda aruz vezniyle yazılmış şiirim var. Fakat bu şiir aruz şiiri değildir. 8+7 ölçüsüyle yazılmış bir hece şiiridir. İsim vermem gerekirse "ŞİİR" derim sadece. Ne "Divan Şiiri" sınırlarına dahil etmek ne de ondan mahrum etmek istemem..

Yanisi, şair her tarzı harmanlayarak kullanabilmelidir..
·          
Mustafa Ceylan HİÇ Bİ ŞEY YAPAMIYORSAK, heceyi heceyle karalım... ÇAĞA BİR SESİMİZ OLSUN, BİR İZİMİZ OLSUN...Dünyanın 164 ÜLKESİNİN 124 Ü hece ŞİİRİ yazıyor. Fransız şiiri, fransız istiklal merşı olan CHANSON ŞARKILARI bile bizim HECE şiirimizden kopyadır. Biz dünyaya etki etmişiz ama bugün STATÜKOYA ETKİ edemiyoruz. üzülürüm ona üzülürüm ben de...
·          
Mustafa Ceylan HERKESİN ŞAİR olma mecburiyeti mi var? Hele hele ki HECECİ olma gibi bir mecburiyet? Geriye dönüp sayalım hele, HER ÇAĞDAN KAÇ İSİM SAYABİLİRİZ hececi, en fazla 5-6 isim değil mi? Peki bizim adımızı kim nakşedecek. Yorgun kafiyelerimiz, birbirinin kopyası söylemlerimiz mi? Mısraları arasında BAĞ dahi olmayan kıtalarımız mı? daha doğarken ölen, REDİF in kumpasında can çekişen ses dizlişlerimiz mi? Bakın, bugüne Antalya'da bir kaç kişiye şiiiri bıraktırdım. Birisi şu an ŞAHANE ROMANLAR yazıyor. Yazığı eser KANAL D de filim oldu. Adam ZENGİN oldu. Öteki arkadaş ÇOCUK ÖYKÜLERİ yazdı, yazdıklarıyla İKİ EV bir araba satın aldı. ÇOK DA OKUNUYOR. Ya ben? Ya biz YAĞLADIM-BAĞLADIM-SAĞLADIM-AĞLADIM ile KANATLANDIM-UĞRAMIŞDIMı kafiye yapanlar ve hala bunda direnenler üstelik bunu yaparken de EN KÜÇÜK ELEŞTİREYE BİLE TAHAMMÜL göstermeyenler? bizler ne yapacağız?
·          
Mustafa Ceylan Şu halde, özellikle bu SANAL daki kara bulut fırtınasının HECEmiz üstünden silinip süpürülmesi lâzım. İşte bu GRUP gibi gruplar çoğalmalı. ELEŞTİRİDEN KORKMAYAN-ONDAN DERS alan KOCA YÜREKLİ ŞAİRLER ÇOĞALMALI. Ve elbette bu arada HECE ŞİİRİMİZ DE ÇAĞIN YENİ BİR ATILIMINI-HAMLESİNİ yapmalıyız. MİHRİBAN-I, VURGUN'u geçemeyen AŞK ŞİİRİ'ni niye yazmalı? Orada çakılı kalıp milim öteye geçememiş hece şiirim benim ÖLÜ DOĞMUŞ değil midir? Hiç olmazsa, şeklî yeni hamleler, söylem de yeni VE ORJİNAL BULUŞLAR-KEŞİFLER orataya koymalıyız. neden sadece CİNAS var-O DA ÇOK AZ-, neden öteki 40 a yakın EDEBÎ SANAT YOK? Allasen DÜNYA nerede HECE konusunda biz neredeyiz?
·          
Mustafa Ceylan Başınızı ağrıttım özür dilerim... OFLU Hocama çok teşekkür ediyor, kalbî sel3am ve saygılarımı ona ve bu grupta bulunan CÜMLE DOSTLARA sunuyorum...Şiirin şairine de YENİ DENEMELERE korkusuzca devam et kardeşim diye buradan üstüne Akdeniz mavisi çalıp Toros yeşili selamımla gönderiyorum. kusura bakmasın, şiiri konu edilirken HECEYE DAİR içimizi döküverdik...
·          
Hilmi Yazgi Baktık; edebiyat- şiire yıllarını vermiş, fikirlerinden her daim yararlandığımız ve değer verdiğimiz şahsiyetlerden ses çıkmıyor; " ortaya bu şiir değildir... vs. gibi" gibi söz atıyoruz ki onları buralarda daha sık görelim.
Mustafa Ceylan hocamızı yıllardır takip ederim. İlle de damarına basan olunca kendini gösteriyor :)
Allah (c.c) sizleri başımızdan eksik etmesin.
Bakmayın siz bizlerin uzaktan davulun kasnağına vurmamıza.
Saygılar, selamlar gönderiyorum...
·          
Afet Kırat Uzun zamandır evimde değildim birkaç gün sonra döneceğim. Onun hazırlıkları içindeyim o sebepten takip edemedim fazla. Daha sonra yorumların tamamını okuyacağım. Bu şiir hakkındaki düşünceme gelince; hece vezni ama gazel şeklinde yazılmış, birisi serbest olmak üzere beyitler halinde 3 ayrı ayak kullanılmış bir şiir. Farklılığı şekil olarak ayrı ayakların kullanılmasıydı. Şiirin sesine anlamına, hissettirdiklerine sözüm yok, güzeldi. Farklı ayaklar hata gibi görülmemesi gerekir, belli bir düzen içinde kullanmış. Şiirde farklı düzenleri, farklı konuları, farklı kafiyeleri severim. Her denenen tutulacak, beğenilecek diye şartı yoktur. Zamanla ya hoşa gider başkaları da dener ve tutulur veya unutulur. Bunu zaman gösterecektir. Bence başarılı bir şiirdi arkadaşımıza farklılıklardan vazgeçmemesini önerir başarılar dilerim.
·          
Ülkü Reyhan Ahıska Baktık; edebiyat- şiire yıllarını vermiş, fikirlerinden her daim yararlandığımız ve değer verdiğimiz şahsiyetlerden ses çıkmıyor;
Diye söz etmiş Hilmi Yazgı Bey . 
. Davet edildiğim ilk gündenberi buradayım.Aranızdayım. Bütün eleştiri ve yorumları takıp ediyorum
Çok da yararlı olduğuna inanıyorum. 
Büyük bir şevkle aranıza katıldım.Dilimin döndüğü aklımın erdiği kadar da Katkıda bulunmaya çalışıyordum.Ancak bir arkadaş tarafından hakarete uğradım.
İsteğimi kaybettim.Şiirime hangi dilden konuşulursa konuşulsun, hiç alınmam .Memnun olurum.Ama iş şahsiyete dökülünce elim kolum kırıldı.
Bu nedenle uzaktan takip ediyorum.Ve çok şey öğreniyorum.Hece şiiri ufkunun daha ufkunun daha güzel açılacağı kanısındayım.
Başta Mehmet Emin Bey olmak üzere tüm katılan arkadaşlarıma teşekkür ediyor saygılarımı sunuyorum.
·          
Kenan Baran Mustafa Ceylan Hocam;
Haddim olmayarak bahsettiğiniz konudaki görüşümü beyan etmek istiyorum. 

Sayın Yusuf Mescioğlu'nun affına sığınarak kendisinin şiiri ve sizin yorumlarınızı harmanlayarak bir şey sormak istiyorum. Acaba şiiri üç bölüm olarak algılayışımız ya da ayaklar neden farklıydı deyişimiz eskiye alışık olduğumuzdan mı kaynaklanıyor yoksa olması gereken ahengi bulamayışımızdan mı ? Değişikliğin bir usulü olmalı. İlla ki deneme yanılma yöntemi fayda sağlayacaktır ama siz değerli hocalarımızdan "yemeğe şunu katarsan daha lezzetli olur" gibi yönlendirmeler bekliyoruz. En azından geleneğe takılı kalmış biri olarak benim bu yönde beklentilerim var.

Selam ve saygılarımla.
·          
Mehmet Emin Türkyılmaz Ülkü Hanım,

Bahsettiğiniz "hakaret" konusuna değinmiştik. Olay burada değil bu gruptan ayrılan bir arkadaş tarafından ikinizin de içinde bulunduğu bir edebiyat sitesinde yaşanmıştı. İzah ediyorum, çünkü; yeni gelen ya da konuyu bilmeyen arkadaşlarımız " acaba burada birileri birilerine hakaret mi ediyor? " Diye düşünebilir. Böyle üzücü durumları elbette görmek ve yaşamak istemeyiz ama konuyu devamlı gündemde tutmanın şiirlere yoğunlaşmamız adına bize olumlu katkı sağlamayacağını düşünüyorum.
·          
Mehmet Emin Türkyılmaz Bu şiirdeki “ üç ayrı ayak “ başlığı ile ortaya çıkan konu çok uzun tartışılacak bir konudur bana göre. Mustafa Ceylan Hocanın “ şiirde açılım ve arayışlar “ başlığında söyleyecek çok sözü, günümüzde ise “ Gülce Edebiyat Akımı “ adı altında oldukça kapsamlı bir çalışma içinde olduğunu biliyoruz. Elbette bu konuda söyleyeceklerini dikkatle dinleyeceğiz.

Ne var ki, bu tür farklı tarzlar içinde olmak ve çalışmalarında bu denemeleri denediğini belirterek ortaya ürün koymak ile ( Gülce de olduğu gibi ) bireysel olarak şiirlerin bilinen iskeletini değiştirmek arasında bazı farklar vardır. Bu farklı tarzlar bir disiplin içinde olmadığında ortaya çıkan belirsizliğin “ şiire olumlu anlamda katkıları mı yoksa yozlaşması anlamında şiirden götürdükleri mi daha çoktur “ sorusunu çok düşünmeliyiz.

Bu anlamda, hiçbir edebî akımı temsil etmeyen bu örnekte olduğu gibi kişisel tercihleri ile ön plana çıkan farklı çalışmalar bana göre hece kapsamında standardı olmayan ve eksik çalışmalardır. 
Ve disiplini elden bırakmanın ancak bir belirsizlik olacağını düşünüyorum.
·          
Hilmi Yazgi "Dünyanın 164 ÜLKESİNİN 124 ü hece ŞİİRİ yazıyor. Mustafa Ceylan" 

Mustafa Ceylan hocamızın bu sözünü görünce 35 yıldır Almanya'da yaşayan ve onların şairlerini de ara sıra okuyan biri olarak onaylamak istedim. Evet hem hece hem de o kadar güzel kafiyeli şiir yazıyorlar.
yakın zamanda okuduğum bir şiirden bazı mısraları örnek göstermek isterim;

Neubergman (Yeni Madenci) , şair: Kurt Küther (1929 -2012)

İch kam von weither
Geschwemmt mit der Flut
İch hörte davon;
Hier verdient man gut
.
.
Die Lampe hielt ich
Verkrampft in der Hand
Mit der andern rückt ich
Vom Filter das Band
.
.
Der Wetterzug, 
İn den Lochblechen singt
Ein Schachtsignal
das hämmernd klingt.
...

Şiiri tercüme etmeden kafiyelerine bir bakalım; bırakınız heceyi, adamlar zengin ve tunç kafiyeyi bile çözmemişler mi? hem de yıllar önce...
----

"..Bu anlamda, hiçbir edebî akımı temsil etmeyen bu örnekte olduğu gibi kişisel tercihleri ile ön plana çıkan farklı çalışmalar bana göre hece kapsamında standardı olmayan ve eksik çalışmalardır.. M.Emin Türkyılmaz"

Bu notu düşerken; Oflu hocamızın yorumunu da gördüm ve düşüncelerinin altına imzamı attığımı belirtmek istedim.

Daim saygı ile..
·          
Ülkü Reyhan Ahıska İyi bir hafta başı dileklerimle.Mehmet Emin Bey.
Bu kadar basit bir olayı gündeme getirip basitleşmeyi istemediğimi bilirsiniz.Ancak burada bir yanlış anlaşılma var.Bu kişi bu hakareti burada hece üzerine karşılıklı tartıştığımız konular üzerine yaptı.Ve saldırı da buradan değil,başka bir yerden özel mesajla yazdı. Hatta beni tehdit etti.Yoksa sizin anladığınız şekilde değil.
‘Sizi neden burada göremiyoruz’ sorusuna yanıt olarak yeniden yazmak zorunda kaldım. O kişiyle ben sadece bu gurupta muhatap oldum. Hece konusunu tartışırken tanıştım. Gurup dışına çıkarak kişiliğime saldırdı.Arkadaşların gerçeği bilip hakkımda yanlış düşünmelerini istemiyorum.
Böyle basit şeylerle uğraşacak zamanımız yok. Arkadaşlarımın görüş ve yorumlarını takip ediyorum.
Şiir ve bilhassa hece şiiri adına bu gurubun çok yararlı olduğuna inanıyorum.Saygılar.
·          
Mustafa Ceylan Kenan BARAN Kardeşime Cevaptır:Şiirde şekil(kalıp,ölçü,kafiye vbşiirin fiziki özelliklerini oluşturan unsurlar)sadece birer vasıtadır. Vasıta yani ARAÇ... Önemli olan o ARAÇLARLA şiir hedeflenen yere ulaşmış mı? ESAS OLAN ŞİİRDİR, ŞİİRİN O ARAÇLARLA kanat kanat yükselişidir.Üstadımız Necip FAZIL KISAKÜREK "poetika"sında bu konuda şahane fikirler ileri sürmüştür. Biz diyoruz ki, hiç olmazsa ŞEKİLDE OLSUN yeni denemeler yapmaktan korkmayalım. Yoksa, aynı şekille, aynı kafiyelerle kendimizi tekrar ediyoruz, mâzinin kötü bir kopyasından öteye gidemiyoruz. Şiirin esasını, özünü şekle kurban etmeyeceğiz amma, şiir gökdelenini yükseltmek istiyorsak da, şiirin iç mimarisini iyi oluşturmalıyız(ses, ritm,ahenk, bağ, imge, mesaj vs...)ve iç mimari ile dış mimari uyumlu olmalı. Gökdelenin pençeresi yerine kapı, kapı yerine BACA koyarsak, o gökdelene de kimse girip oturamaz. Bina konforu neyse şiirin konforu da vardır ve o konfor işte şairin tarzını oluşturur. SON OLARAK DA: Şiirin ana yapı taşı ses-hece ve kelime'dir. SES-HECE VE KELİME bizim temelimiz. Bu temeli sağlam ve zengin tutmalı,kurmalıyız. Yoksa binamız sağlam olmayan temel üstünde yükselemez. KELİMENİN ÖNÜNE VEYA SONUNA getireceğimiz kelimelerle KELİMENİN GÜCÜ' nü, ŞİİR DİLİ ni de kullanarak fevkalade arttırabiliriz, daha etkili yapabiliriz. Örnek YAĞMUR ALTINDA BİR AĞAÇ ı anlatacaksınız diyelim, şair denilmemişi diyendir, AĞLAYAN AĞAÇ diyendir, MAVİ YAĞMUR diyendir vb... Teşekkürler, selamlar, saygılar...
·          
Mustafa Ceylan Üstadım HİLMİ YAZGI, muhteşem bir örnek vermiş. O kadar çok ki. İskoç ve Vietnam Hececileri şu an aynı bizim ozanlarımızın ATIŞMASIna benzer şekilde, HECE ATIŞMASI-Stanza isimli bir hece şiir türü ile ULUSLARARASI ATIŞMAlar yapmaktalar. Bu HECE konusu dünyanın çoğu ülkesinde yıllardır kendini yenileye yenileye, şahane bir şekilde ilerlemektedir. Bizim (kalb, tecnis, tercii bend, tuyuğ, mani, semai, gazel ve daha bir çok şiir türlerimiz) dünyanın bir çok ülkesinde öylesine hızlı yayılıyor ki, anında kendilerine uygun hale getiriyorlar. Gayri GOOGLE AMCAMIZIN ÇEVİRİ-transplantasyon diyorlar sanıyorum-ÇEVİRİ si de var. Yazın ülkenin adını şiir deyin, poet deyin ne derseniz deyin, isterseniz hiç o dili bilmeyin yazılanlarda KESİNLİKLE sadece şekle bakarak BİZİM HECE mizi göreceksiniz.ah ki ahhhhh biz... EVET BİZLER, VALLA DA BİLLA DA ÇOK TEMBELİZ... Geçemedim Cemal safi hocamın TEK AŞK şiirini ve AŞKA BULANDIM, başka konuda kalem oynatamıyorum ve hep LLLLLL, TTTTTT,KKKKKK merkezli kafiyeler, hep ZZZZZ, HECE-GECE-ECE diyen bayatlamış söylemlerle aşkı anlatıyorum... SAHİ BUGÜN NİYE BİR TANE ŞAİRİMİZ HAPİSHANE DEĞİL Kİ? Sahi, DÜNYAYA NEDEN GÖZ YUMUYORUZ Kİ? Offff... Suçluyuz ve en başta ben suçluyum... Dünyayı getiremedim genç şairlerin önüne de havanda su döğmekle meşgulüz... HİLMİ ÜSTADIMMM ÇOK SAĞOLUN.... SELAMLAR, SAYGILAR...
·          
Mustafa Ceylan ŞİİR OKUDU DİYE HAPİSHANEYE GİREN BİR POLİTİKACI HAPİSHANEDEN ÇIKINCA ÜLKEMİN BAŞBAKANI OLUYOR DA, ŞİİR YAZDI DİYE TEK BİR ŞAİRİ HAPİSTE OLMAYAN ülkeyiz İŞTE...
·          
Kenan Baran Biraz eskiye gidersek Sabahattin Ali örneğine rastlayabiliriz Mustafa Hocam...
·          
Afet Kırat keşke beni de atsalar içeriye, yaşamadan yazdıklarımı yaşayarak ne yazardım kimbilir, başbakanlıktan geçtik de şair sayılırdık belki
·          
Kenan Baran Afet Hanım :)))
·          
Mehmet Emin Türkyılmaz Siz ne zaman dışarı çıktınız ki Afet hanım?
·          


 








Yorumlar
Henüz yapılmış yorum yok




Yorum Yapın

Ad Soyad: Yorumunuz:
E-posta:
Tarih:
2.5.2024 11:04:30
 


 
 

 
 

 
 
 
 
 
 




Bu site Kişisel Yazar Web Tasarım projesi ile oluşturulmuştur.