Kenan Baran Şiiri

TERK EDEN SENDİN

Ne fark eder artık dönmüşsün geri
Ardına bakmadan terk eden sendin
Bulamazsın artık yaktığın yeri
Gönlümü makbere gark eden sendin

Gidişin cehennem nârından közdü

Elimin, kolumun bağını çözdü
Benim sözüm aynı, ilk günkü sözdü
Verdiği ikrardan çark eden sendin

Hataya tevazu göstermek varken

Sevgin yenik düştü, inadın gürken
Onun sapı, bunun çöpüydü derken
Bir küçük sorunu kırk eden sendin

Kırdın ellerimi, ayaklarımı

Derdinle ağarttın şakaklarımı
Bir zaman öptüğün yanaklarımı
Hicranın seline ark eden sendin

Pişmanlığın kaldı bu âşktan arda

Nasıl da koymuştun gönlümü hârda
Suçun bu, cezan bu; makbuzun burda
Başka gönüllere park eden sendin

Kenan Baran
·          
·          
Bayram Mecit Selamlar..Kenan kardeşimin şiirinde ilk göze batan nokta, ayaklar güzel kullanılmasına rağmen dörtlükler derinlik ve felsefe bakımından çok zayıf kalmış..dörtlüklerin son mısraları tamam, lakin üst mısralar doldurma olmuş..yani şiir demek derinlik demek, duygu demek, teknik le iş bitmiyor herkes takdir ederki..Birde kafiyeler çok klasik olmuş,misal bu saatten sonra hece şirinde köz ve söz kaifiye olmamalı..olsa bile anlamın çok güçlü olması gerek..Ben Kenan kardeşimin affına sığınrak bu görüşlerimi bildirmek istedim..selamlar sevgiler..
·          
Mecit Aktürk Duraklar konusunda cok hassasiyet gösteren Kenan kardesimin bu siirinde duraklar pürüzsüz (6 + 5) diyebilirmiyiz? :)
·          
Mecit Aktürk Ben, her ihtimale karsi cöp kutusunu kaldirayim :))
·          
Yavuz Doğan Selamlar..

Çok sık kullanılmayan bir ayak tercih edilerek yazılmış bir şiir olması sebebiyle, şairini kolay olmayan bir şiir yazma gayretinden dolayı kutluyorum..

Sonrasında, 11 hece ile yazılmış şiirin, ( geçen gün Kenan beyin açmış olduğu konu üzerine tartıştığımızı hatırlayarak ) bazen 6+5, bazen 4+4+3 haliyle devam etmesinin bahsi geçen ahengi bozduğunu söyleyerek başlamak isterim.

Daha önce de söylemiştim, kural değildir; olmazsa olmaz hiç değildir ama olsa çok güzel olur diye tekrar etmek istiyorum..

İlk dörtlüğün giriş mısrasında kullanılmış olan "dönmüşsün geri", devrik cümlenin hatalı kullanımıdır. Yöresel olarak Doğu ve Güneydoğu illerimizde bu haliyle kullanıldığı görülmüştür ama, bana sorarsanız "dönmüşsen geri" olarak yazılması hem daha şık durur, hem de doğru kullanılmış olur.

"Makbere gark etmek" tam olarak ne anlama gelir? "Gark etmek / Gark olmak" burada kullandığınız anlamla bir düşüklüğe sebebiyet verir.

"burda" kelimesinin kullanımı "burada" şeklindedir. Günlük konuşmada kullanılsa da bu hali heceye ve kafiyeye uyması adına hatalı kullanılmıştır.

Üstte değindiğim konular dahil, genel olarak başarılı bir şiir..

Sürç-i lisanımız affola...
·          
Alpdoğan Akyüz "Ne fark eder artık dönmüşsün geri" 
("dönsen de geri" ya da "dönmüşsen geri" şeklinde yazılırsa, kanımca aşağıdaki dizelerle 
daha güzel bütünleşir.)
Ardına bakmadan terk eden sendin
Bulamazsın artık yaktığın yeri
Gönlümü makbere gark eden sendin

Gidişin cehennem nârından közdü 
Elimin, kolumun bağını çözdü
Benim sözüm aynı, ilk günkü sözdü
Verdiği ikrardan çark eden sendin 
("İkrar" yerine, "karar" daha uygun olurdu kanımca.)
(İkrer vermek "söz vermek" anlamına gelmez zira.)

Hataya tevazu göstermek varken 
(Hataya tevazu gösterilmez. Tevazu, yapılan iyi şeyler karşısında gösterilir.)
Sevgin yenik düştü, inadın gürken
Onun sapı, bunun çöpüydü derken
Bir küçük sorunu kırk eden sendin

Kırdın ellerimi, ayaklarımı
Derdinle ağarttın şakaklarımı
Bir zaman öptüğün yanaklarımı 
("Bir zaman" yerine "vaktiyle" kelimesi daha uygun olur kanımca.)
Hicranın seline ark eden sendin

Pişmanlığın kaldı bu âşktan arda
Nasıl da koymuştun gönlümü hârda
Suçun bu, cezan bu; makbuzun burda
Başka gönüllere park eden sendin

Çok güzel bir finalle noktalanmış şiir...
Tebriklerim bu güzel şiir için...
Sürç-i lisan ettiysem affola...
Sevgimle hep...
·          
Hilmi Yazgi "Pişmanlığın kaldı bu âşktan arda"

"Gönlüm düştü bu sevdaya / Gel gör beni aşk neyledi" - Yunus Emre
·          
Hilmi Yazgi Mecit bey, şiirleri çöpe atacağınıza önce o Almanca klavyeyi atın çöpe
işin kolayına kaçmayın :)
bakın ben Türkçe karakterli yazmak için akla karayı seçiyorum
siz de bu adrese (yazım Türkçeleştirme) uğrayın artık :)

http://www.seslisozluk.net/yazim-turkcelestir/
·          
Şengül Cennet Ne fark eder artık dönmüşsün geri ……………… ‘’geri dönmüşsün dönmemişsin ne fark eder ki’’ diye düz cümleye çevirirsek ‘’dönmüşsün kelimesi sırıtmıyor … şiirde mısraları devirmeye hakkı var şairin … ben böyle sıra dışı söylemleri çok yakıştırıyorum şiire … şiir şaşırtmalı bazen 

Gönlümü makbere gark eden sendin …………….. ‘’makbere gark etmek’’ = ‘’kabre boğmak’’ veya ‘’kabre bağlamak’’ … böyle sözlük anlamıyla bire bir bakarsak olmuyor evet … ama dilimizde her kelimenin mecaz anlamı var … ve bu anlamlar da sınırsız olabilir bazen … bu hayal gücüne kalmış bence …

közdü-çözdü-sözdü … çok basit kafiyeler gibi görünse de köz-dü (-di’li geçmiş zaman eki) çöz-dü (şahıs eki) eklerin farklı türlerde oluşu çok hoş geldi bana …
Verdiği ikrardan çark eden sendin ……… ikrar: kabul etme, açıkça söyleme, kendini ilgilendiren bir gerçeği söyleme … ikrar, bu mısraa uyuyor bence …

Hataya tevazu göstermek varken ………….. sürç-i lisanı affetmek gibi … hoş görmek anlamında 
Sevgin yenik düştü, inadın gürken …………… burada ‘’yenik kelimesini oturtamadım … gürlüğün zıttı cılızlık ya da zayıflık olmalı …
Onun sapı, bunun çöpüydü derken ……… çok hoş :)
Bir küçük sorunu kırk eden sendin ………… ‘’sorun’’ kelimesi çok zayıf kalmış burada 

Bir zaman öptüğün yanaklarımı
Hicranın seline ark eden sendin ………. Buraya bayıldım ….. muhteşem !..

Suçun bu, cezan bu; makbuzun burda ……………. Çok güzel … ‘’burda’’ kelimesini hece düşmesi olarak kabul ediyorum şiirde … hata değil bence …
Başka gönüllere park eden sendin …….. harika bir bağlam !..

Bütünsel bakarsak çok beğendim bu şiiri … duygu yoğunluğu ve duygu bütünlüğü güzel …okuyuş akıcı ve oldukça sürükleyici …duraklar konusunda arkadaşlarıma katılıyorum … sorun var evet … ama küçük ölçekli şiirlerde durak hataları kulağa fazla çarpmıyor …

Saygımla …
·          
Alpdoğan Akyüz 1. isim Saklamayıp doğruca söyleme, açıkça söyleme
2. Bildirme
3. Benimseme, onama, kabul, tasdik
"Sükût ikrardan gelir."/ İkrarın anlamları bunlar... Dolayısıyla Şengül Hanıma katılmıyorum...
·          
Hilmi Yazgi @Şengül hanım
"Bir küçük sorunu kırk eden sendin ………… ‘’sorun’’ kelimesi çok zayıf "

"küçücük kusuru kırk eden sendin"

hem aliterasyon hem de anlam olarak ne güzel olurdu demeden geçemedim.
·          
Şengül Cennet ''verdiği ikrardan'' ... şöyle çevireyim cümleyi: '' açıkça söylediğin sözden çark eden sendin'' ... yine mi olmadı Alpdoğan Bey ? ...
·          
Şengül Cennet Hilmi Bey ... kusur kelimesi çok güzel oturdu oraya ... ama bu seferde ''küçücük'' kocaman bir gedik oldu :))
·          
Hilmi Yazgi onu da kusurları küçücük görmeme verin artık :)
·          
Alpdoğan Akyüz Biraz araştırınca gördüm ki aslında "ikrar vermek" bir tasavvuf deyimiymiş... İKRAR VERMEK: Tasavvuf yoluna girenin, Allah'a yaklaşmak niyetiyle boynunu şeyhe teslim etmesi, bir
şeyhe, derviş olduğunu ve verdiği sözden dönmeyeceğini ifade etmek demektir. Böyle bakınca uygun olduğunu gördüm... Tartışmaya gerek kalmadı... :) Teşekkür ederim Şengül Hanım...
·          
Alpdoğan Akyüz Ama şiirde geçen "Hataya tevazu göstermek varken" dizesini kesinlikle hatalı buluyorum...
·          
Hilmi Yazgi ona da "birazcık anlayış" desek :)
·          
Alpdoğan Akyüz Bunun yerine, "Yapılan hatayı hoş görmek varken" gibi bir ifade doğru olabilirdi...
·          
Hilmi Yazgi âşk

peki şapkalı aşk konusunda ne düşünüyoruz?
·          
Alpdoğan Akyüz Şapka çıkarmıyorum tabi... :)
·          
Alpdoğan Akyüz Anlayış demek aşırı iyimserlik olur bence... Çünkü mantık hatası var... Hataya tevazu gösterilmez ki...
·          
Yavuz Doğan "Hataya tevazu" kısmına ben de takılmıştım.. Ancak, şairin yaptığı hata karşısında ısrar etmeyip alçak gönüllü davrandığını anlatmaya çalıştığını düşünerek "olabilir" dedim.. Fikrimdir.. Olabilir..
·          
Alpdoğan Akyüz Kesinlikle katılmıyorum... Çünkü bir alt dizede "Sevgin yenik düştü, inadın gürken" dizesinde sevgiliye hitap edildiği ortada...
·          
Hilmi Yazgi "Gidişin cehennem nârından közdü
Elimin, kolumun bağını çözdü"

burada el-kol; ev-bark, sağ-sol, iş-güç vs. gibi ikileme olarak düşünülürse
"elimin kolumun" arasına virgül koymak ne derece doğru?
·        
Yavuz Doğan Güzel.. Neden katılmadığını anlamadım ama.. "İnadın gürken, sevgin yenik düşerken hataya tevazu göstermedin" demiş.. Nedir hata? Ben sadece kullanım hatası var mı diye takılmıştım. Anlamda sapma yok ki Alpdoğan..
·          
Alpdoğan Akyüz Ben sana bir soru sorayım o zaman... Hata yapınca mı tevazu gösterir bir insan, iyi bir şey yapınca mı?
·          
Yavuz Doğan Her iki durumda da.. Tevazu, hatayı kabul edip üstelememekle de mümkündür..
·          
Alpdoğan Akyüz Katılmıyorum
·          
Şengül Cennet benle tartışanın haklı çıktığını görmedim henüz Alpdoğan Bey ... keçiyi alır ''ben koyunum'' diyene kadar meeletirim evelAllah !.. :))
·          
Yavuz Doğan Katılmama sebebini söyleyip beni ikna edersen tevazu göstereceğime söz veriyorum.. :)
·          
Şengül Cennet tevazu: bilgiçlik taslamakla zıt anlamlı ... ''ikrar'' kelimesine tevazu göstermediniz siz mesela ... ''evet, olabilir, ama bir de şu şekilde bakalım'' deseydiniz deminki gibi sözünü geri alma durumu olmayacaktı mesela :))
·          
Şengül Cennet iyi birşeye tevazu gösterilmez ... tevazu bulunduğun durumdan daha düşük bir seviyeye gösterilir ... sizden fakire, sizden cahile, sizden çirkine, sizden küçüğe, sizden daha kusurlulara ... tevazu; kendi üstünlüğünü, karşıdakinin eksikliğini yüzüne vurmamaktır ...
·          
Bayram Mecit Ben zaten çöz-dü kafiyesini örmek vermemiştim..o kafiyenin farklı olduğunun farkındayım....söz ve köz kafiyelerini örnek vermiştim..lakin dediğim gibi genelleme olarak kafiyelerin çok klasik olduğu görüşündeyim yine..
·          
Yavuz Doğan Arapça kelimelerin Türkçe karşılığını tam olarak yansıtmak pek mümkün değildir. Ancak "iyi şey karşısında tevazu gösterilmez" ne demek? "Çok iyi şairsiniz Şengül hanım" cümlesine "Estagfirullah" dediğinizde, gösterdiğiniz tevazu kötü şairliğinize istinaden midir?
·          
Şengül Cennet işte araya giren o farklı kafiye, basitliği azalttı bence ... bazen çok küçük ayrıntılar sadeliği özel kılar ...
·          
Hilmi Yazgi "Hataya tevazu göstermek varken
Sevgin yenik düştü, inadın gürken
Onun sapı, bunun çöpüydü derken
Bir küçük sorunu kırk eden sendin"

Burada kaygı gerektiren bir durum göremedim ben
tam aksine her şey açık ve net.
Hataya anlayış, hoşgörü, alçak gönüllülük ne derseniz deyin artık göstermek varken...
inadındaki gürlük (yani şiddet) sevgiyin gücünü yendi gibi bir ifadelenme var
ikinci dizenin devrik yazılması anlamı kaybetmiyor ki...
·          
Şengül Cennet benim anlatmak istediğim bir söze karşı değil bir duruma karşı gösterilen tavazuydu ... ''hataya tevazu göstermeyi'' açıklamak için örnek vermiştim Yavuz Bey ...
·          
Şengül Cennet ayrıca güzel bir söze karşı gösterilen tevazu daha çok nezakettir bence ...
·          
Yavuz Doğan Bence her iki durumda da tevazu esastır. Zira, tevazu bir duruş, bir tavır ifadesidir. "Mütevazı" olmak insan olmanın en büyük erdemlerindendir bence.. Ve bu durum yine "bence"dir..
·          
Şengül Cennet çok güzel açıkladınız Hilmi Bey ... ''Sevgin yenik düştü, inadın gürken''mısraında da bir tezatlık gördüm ve ''gürlük'' kelimesinin zıttı ''yenik'' olmamalı demek istedim ...
·          
Şengül Cennet aslında aynı şeyi savunuyoruz Yavuz Bey ...sadece yukarıdaki örneğimi sınırlı tuttuğum için yanlış anladınız beni ...
·          
Yavuz Doğan Yanlış anladıysam affola..
·          
Şengül Cennet estağfirullah Yavuz Bey ... ''ben kendimi ifade edemedim'' demeliydim aslında ... özür dilerim ...
·          
Yavuz Doğan Estağfirullah.. Bu kadar tevazuya gerek yok yahu :)
·          
Hilmi Yazgi @Şengül hanım, o dizede inadın sevgiye zaferinden bahsedildiği aşikar
elbette başka türlü de izah edilebilirdi. 
ilk mısranın devamı olarak en uygun olanının yapıldığını düşünüyorum ben.
·          
Hilmi Yazgi yine geleceğim... hayırlı akşamlar
·          
Şengül Cennet konunun ''tevazu''olması ne güzel ... ne kadar çok örnek verdik :))
·          
Şengül Cennet Hayırlı akşamlar Hilmi Bey ... gönlünüze sağlık ...
·          
Alpdoğan Akyüz "tevazu; kendi üstünlüğünü, karşıdakinin eksikliğini yüzüne vurmamaktır ..." Şengül Hanım bu cümle size ait... ''evet, olabilir, ama bir de şu şekilde bakalım'' deseydiniz deminki gibi sözünü geri alma durumu olmayacaktı mesela :)) Siz de bu durumda tevazu göstermiş oluyorsunuz... Teşekkürler...
·          
Emine Uysal Hepinize merhaba, iyi akşamlar arkadaşlar. Kenan Baran Bey'in bu şiiri ile hem şiir hakkında konuşuldu hem de birçok sözcüğün ne anlama geldiğini sevgili öğretmenlerimiz açıklamalı bir şekilde anlattılar. Kendilerine teşekkür ederim. 

Gidişin cehennem nârından közdü
Elimin, kolumun bağını çözdü
Benim sözüm aynı, ilk günkü sözdü
Verdiği ikrardan çark eden sendin 

Söz ve köz kelimeleri demode oldu dense de bazı yerlere çok yakışıyor, bu şiirde olduğu gibi.
Gidişin cehennem nârından közdü… Sevgili gidince cehennem ateşinde gibi yanmış şair. Bu köz, buraya çok yakışmış.
Benim sözüm aynı, ilk günkü sözdü… Bu söz de buraya yakışmış. Asırlar geçse insanlar söyleşir, sözleşir ve şiirlerde söz olarak yazılır. Yazılmalı da. Sevgili sözü vermiş ama sonra dönüp çark etmiş. Ne desin bu şair:)

Kenan bey’i bu güzel şiirinden ötürü tebrik eder, görüş bildiren arkadaşlara da aydınlatıcı eleştirilerinden ötürü teşekkür ederim.
·          
Şengül Cennet konu ''hocanın sözünü dinle gittiği yoldan gitme '' değil ki Alpdoğan Bey ... sizin hatanıza tevazu göstermemem, buradaki tezimi doğrular ancak :)
·          
Alpdoğan Akyüz Ben söyleyeceğimi söyledim taktir dostlarındır... Hatam varsa kabul ederim... Bu bir erdemdir... Ve kendi fikrimi de söyleme özgürlüğüne sahibim... Saygımla...
·          
Şengül Cennet elbette herkes fikrini söylemekte özgür ... sizin fikrinize karşı çıkmak da karşınızdakinin özgürlüğüdür ... kaldı ki burada size savunduğum o sözün doğruluğunu ispatlamaya çalışmıştım Alpdoğan Bey ... ve evet ''hataya tevazu göstermek'' bir erdemdir ...
·          
Emine Uysal Şengül Hanım'a katılıyorum. hataya tevazu göstermek büyüklük, erdemdir. zaten şair de "hataya tevazu göstermek varken,Sevgin yenik düştü, inadın gürken" demiş. burada, sevgili inadını sürdürmeyip tevazu gösterse belki ayrılmayacaklarmış.
·          
Kenan Yavuzarslan Ben henüz ısınma turlarında olduğum için şimdilik okuyup geçeyim :) Biraz da gruba ısınalım.
·          
Kenan Baran Kenan Hocam konu kapanmadan siz de sopalayın iyice. Ben her yorumdan alacağım notu aldım. Toplu katliama geleceğim :)))
·          
Kenan Yavuzarslan Yok yok :) katliama gelme sen Samsun'a gel gel adaşım. Yavaş yavaş bağlamayı da ilerletiyorum, bir iki KenYA türküsü çalarım belki :)
·          
Emine Uysal Kenan Bey, ben üç haftadır ısınıyorum. Grup çok güzel, arkadaşlar seviyeli tartışıyor. inşallah hep böyle devam eder. Çok şey öğreniyoruz.
·          
Kenan Baran Mesaiye başlayın da geliyorum. Siz başladınız da biz gelmedik mi ? Bu defa fasıl olmazsa ben yokum :))
·          
Kenan Baran Evet Emine Hanım buna seviyeli sopalama deniyor. :))
·          
Kenan Yavuzarslan Bizim mesai ekimde başlar sanırım, hayırlısı. Obalı bu aralar çok meşgul, kızı Yozgat'a atandı, onunla ilgileniyor. Bir süre sonra rahatlar artık.
·          
Kenan Baran Geçende atama ile alakalı uzun uzun konuştuk kendisiyle. demek Yozgat'a atandı. Hayırlısı olsun inşallah.
·          
Kenan Yavuzarslan Yozgat/Sorgun.
·          
Mecit Aktürk Merhaba Hilmi bey

Türkçe yazılım konusunda ikâzdan öte, çareyi de sunarak önemli bir eksiğimi giderdiginiz için çok çok teşekkür ederim. Grubun bir faydası da bu oldu. Çok şanslı ve kazancliyim. 

Şiirleri düzenlerken boşa geçirmiş olduğum zamanın vebalini biraz zor ödersiniz :))

Şimdiye kadar nerelerdeydiniz? :)
Bu ise en çok Ziya dostum sevinecek :))

Selam ve saygılar.
·          
Kenan Baran Değerli dostlar öncelikle Mehmet Emin Türkyılmaz Hocama çok teşekkür ediyorum. Gerçekten Hoca vasfını fazlasıyla hak ediyor. Daha önceki şiirlerde de durumu sezmiştim ama şimdi emin oldum. Hocamız çok da rasgele şiir almıyor güne. İçinde daha çok olumlu ya da olumsuz malzeme olan, farklı yorum ve görüşlere sebep olabilecek şiirleri seçiyor. En azından ben böyle anladım.

Aslında ilk başta teşekkür edip kapatacaktım. Savunma yapmayacaktım ancak düşünüp taşındıktan sonra yaptığım şeyin arkasında durmam gerektiği kanısına vardım.

Öncelikle yorum yapan hiçbir arkadaşımıza herhangi bir gönül koyma durumum yok. Sopa alıp dövseler de eyvallah. :) Bazı noktalarda hatalar dışında, kişisel bakış açıları dışında ilginç yorumlara rastladım. Belki de söylenmek isteneni ben anlamadım.

Kafiye şu olmamalı, bu olmamalı mantıklı gelebilir ya da kişinin kendi görüşüdür saygı duyarım. Hataları bir yana bırakırsak “üst mısralar doldurma olmuş” düşüncesine katılmıyorum. Doldurmadan kasıt rasgele yazılmış, yazmak için yazılmış demek oluyor. Tek bir satırın doldurma olmadığı gayet açıktır. Dörtlük içindeki mısraların ayak mısrasına taşınması ile alakalı bir anlam kayması ya da bir boşluk olduğunu zannetmiyorum. Doldurma yazdığıma inansaydım şiir yazmazdım. :)

Biri gelip karşınıza “ben geri döndüm” derse ve siz ona “ne fark eder artık dönmüşsün geri” diyemeyecek misiniz ? Burada sıkıntı nedir anlamadım…

Sevgin yenik düştü inadın gürken: Burada inadın gürlüğüne zıtlık aranmış. Sevgi neden yenik düştü ? İnat sevgiden daha gür olduğu için ya da sevgi inattan daha zayıf, cılız olduğu için. Cılız ya da zayıf zıt anlamını açıkça yazmış olmak çok mu şart ?

gark etmek
SÖZLÜK ANLAMI
batırmak, boğmak.
Gönlümü öldürdün yerine mezara batırdın (koydun) denemez mi? 

Durak hatası ile alakalı birşeyler de gözüme ilişti yorumlarda. Geçen gün durak hatası diye birşey yoktur kanısına varmış olsam da birileri o durak hatası tabirlerini açıklarlar mı ? Acaba nerede durak hatası var merak ettim.

Hece düşmesi (burda) ben bir şair olmasam da hangi şairin yapmadığı şeydir ve bu bir hata mıdır?

ikrar vermek : Söz vermek, kabul etmek, doğrulamak vs. Bu sözlük anlamlarından hangisini yerine koyduğunuzda ilgili mısrada anlamsal sıkıntı oluyor ? ( bazı arkadaşların verdiği örnekten yola çıkalım: onayladığından çark eden sendin, açıkça söylediğinden çark eden sendin, kabul ettiğinden çark eden sendin. Akıcılık olmasa da bunlar da anlam olarak uygun düşmüyor mu ? ).

Tevazu göstermek kısmını “alttan almak”, “mazur görmek” “hoş görmek” anlamlarına kaydırmaya çalışmıştım. Bazı kelimeler yanına gelen kelimenin ya da tamamlayıcı cümlenin anlamıyla birleşince anlamları kayabilir diye düşünüyorum. Bu hata da olabilir. Çünkü sözlük anlamını bire bir karşılamıyor. Bunun ben de farkındayım. ( buradaki sopayı hak etmiş de olabilirim ) :)

Bir küçük sorunu kırk eden sendin. Burada zaten basit, zayıf bir durumu ifade ediyoruz. Bunun yerine aynı tadı verecek ne kullanılabilir (diye sorabilir miyim) ? :)

Şapkalı âşk kısmını yorumlardan ben de şaşırarak fark ettim. Bu bir komplo olmalı dedim kendi kendime. Sanırım eşref saatim dışında bir an(a) denk geldi. O şapkayı ilk defa gördüm ama hata hatadır ( sopa kimdeydi ). :))

Değerli yorumlarından ötürü tüm dostlara teşekkür eder saygılar sunarım.
·          
Mehmet Emin Türkyılmaz ( Şairin eleştirilere verdiği cevap ve savunmaya gelecek olası karşı görüşler nedeniyle bir gün daha gündemde kalmasında yarar görüyorum. )
·          
Afet Kırat Biri gelip karşınıza “ben geri döndüm” derse ve siz ona “ne fark eder artık dönmüşsün geri” diyemeyecek misiniz ? Burada sıkıntı nedir anlamadım…
- “ben geri döndüm” sözüne verilecek en güzel cevap “ dönmüşsün de ne olmuş” olurdu. Göze batan o kelimenin devamı olmamasıdır. Dönmüşsün yerine dönmüşsen daha uygun geldi bana da. Dönmüş-sen ve geri ses olarak da yakışıyor.

Sevgin yenik düştü inadın gürken: Burada inadın gürlüğüne zıtlık aranmış. Sevgi neden yenik düştü ? İnat sevgiden daha gür olduğu için ya da sevgi inattan daha zayıf, cılız olduğu için. Cılız ya da zayıf zıt anlamını açıkça yazmış olmak çok mu şart ?
- Şiirin gelişine göre seçilmiş bir kelime ben yanlış bulmuyorum.

Durak hatası ile alakalı birşeyler de gözüme ilişti yorumlarda. Geçen gün durak hatası diye birşey yoktur kanısına varmış olsam da birileri o durak hatası tabirlerini açıklarlar mı ? Acaba nerede durak hatası var merak ettim.

- Durak hatasını kim söyledi bilmiyorum, görünüşte durak hatası yok, okurken fark ediliyor.
- Hataya tevazu// göstermek varken
- Tevazu göstermek beraber okunmasını gerektirir, mutlaka o yüzden denmiştir.
- Kafiyeleri başka türlü olsa 
- Tevazu göstermek// varken hataya daha doğru bir söylem olurdu.

Hece düşmesi (burda) ben bir şair olmasam da hangi şairin yapmadığı şeydir ve bu bir hata mıdır?
- Burda konuşma dilinde kullanılır ama zaten halk şiirinde o kadar çok kelimelerde düşme oluyor ki bunu bir hata olarak görmek abartı olur.

Bir küçük sorunu kırk eden sendin. Burada zaten basit, zayıf bir durumu ifade ediyoruz. Bunun yerine aynı tadı verecek ne kullanılabilir (diye sorabilir miyim) ? :)
- Anlam olarak güzel olmuş, şahsi fikrime gelince ben kafiye olarak kırk ve terk kelimesini kullanmaz anlatımı başka bir şekilde sağlardım. Fark etmek, bark etmek, park etmek hiç de bulamazsam tamamen kaldırırdım.

genel itibarıyla güzel bir anlatımdı, daha şiirsel ifadeler de görmek isterdim. Ama bu bir üslup ve tarz meselesi daha açık yazmayı tercih edenlerdensiniz. Başarılar dilerim.
·          
Ayşe Kadıoğlu Yıldız Ben hatalara değinmeyeceğim yine.Zaten ustalar bulmuş.ama şunu da sormadan edemeyeceğim. İnsanın başkasının şiirinde şiirin kusurlarını bulması dahamı kolay oluyor ne?kusursuz ama yavan bir şiir demiyorum..Ben lezzeti aldım.duyguyu hissediyor insan okurken. hernekadar aşırı bir yoğunluk yoksada asla yavan bir şiir dir deyemem.tabiiki bana göre.keyifle okudum...keyif aldımmmm...selamlar..
·          
Hilmi Yazgi burda / burada
elbette doğru yazılışı "burada" olmalı ama 11 heceli şiirlerde (halk şiirlerinde, aşık tarzı atışmalarda, koşmalarda) "burda" olarak yazılmasında bir zaafiyet göremiyorum ben.
serbest vezin ile kaleme alınmış bir şiirde veya modern hece dediğimiz 7+7=14 hece ölçülü şiirlerde en doğru olanı "burada" olarak yazılmasıdır.
·          
Mehmet Emin Türkyılmaz Anladığım kadarıyla Kenan Baran biraz korkutmuş grubu. İtirazlarına cevaplar gelmiyor.
·          
Afet Kırat ben düşüncemi söyledim, kimse derken ben kimse sayılmıyor muyum?
·          
Kenan Baran :)))) estağfurllah Hocam.
·          
Mehmet Emin Türkyılmaz İstsinalar kaideyi bozar mı Afet hanım?
·          
Şengül Cennet ben şiirin sahibinin bu kadar ayrıntılı bir şekilde her yoruma itiraz edip kendini savunmasını doğru bulmadım ... o yüzden susuyorum !..
·        
Kenan Baran Ben de yorumların bir kısmını doğru bulmadım açıkçası. O yüzden sormak zorunda kaldım...

·        
Şengül Cennet ama şimdi Kenan Bey'in açıklamalarına göre tekrar yorum yapmaya başlarsak yine başa döner ve kısır bir döngüye gireriz ... herkes söyleyeceğini söyledi bence ...

·        
Kenan Baran Tamam o zaman. Teşekkür etme kısmı hariç bütün yorumumu sileyim konu kapansın. Gerginlik yaşamaya gerek yok.
·          
Mehmet Emin Türkyılmaz Evet, bu da bir düşünce elbette. Arkadaşlarımız karşılıklı diyaloğun fayda getirmeyeceğini düşünmüş de olabilirler. Bunu da düşünmek lazım.
·          
Mehmet Emin Türkyılmaz Hayır Kenan. Ben hakkımı kullanmadım henüz.
·          
Şengül Cennet elbetteki yorumlara kendi yorumunuzu katıp, açıklamanızı yapacaksınız ... neyi, neden yaptığınız, ya da neyin aslında nasıl olması gerektiğini söyleme hakkınız var elbette ... ama bunu bizi sorgularcasına yapmanız başa dönmemize sebep olur demek istemiştim ... alınganlığa hiç gerek yok Kenan Bey... lütfen !..
·          
Afet Kırat Savunma dediğiniz için savunma olarak cevap veriyorum Cennet Hanım. Hataları açıklanan şiir mahkeme salonunda suç isnat edilen zanlıya benzer. Zaman zaman örneklerine şahit olduğumuz gibi zanlıya kendisini savunmasına izin verilmezse sonuçlar daha acı olabilir. Yorumlar bitene kadar bekledi ve savunmasını yaptı, karar yargıca kalmıştır, kim haklı kim haksız onu belirleyecektir. Bunun içindir ki son söz buradaki ustamıza kalmalıdır.
·          
Afet Kırat İstisna değil bütün arkadaşlar kadar kimse olmak istiyorum.
·          
Mehmet Emin Türkyılmaz Yargıç olarak değil ama bir hececi ve grup üyesi olarak elbette kendi görüşlerimi bildireceğim sabah inşallah. Benim mesaim bitti.
·          
Mehmet Emin Türkyılmaz Afet Hanım,
İstisna derken cevap vermenizi kastetmiştim. Adınızı değil. Elbette siz de herkes kadar grubumuzun değerli bir üyesisiniz.
·          
Afet Kırat iyi geceler Mehmet bey
·          
Mehmet Emin Türkyılmaz ( nasılsa yorumu beğendiniz :))) ) Ve, her zamanki gibi çok alıngansınız.
·          
Hilmi Yazgi bir de yorumları; genel düşünce, kısa görüş bildirme, bazı noktalara dikkat çekme olarak düşündüğünüzde
en azından şiir üzerinde konuşulma amacına ulaştırdığı için olumlu yönleri ile değerlendirmemiz gerekmez mi?
yoksa; beğenen beğendim , beğenmeyen beğenmedim gibi kısacık fikrini yazarsa neyi konuşacağız o zaman?
şiir, şairinden çıktıktan sonra okuyucuya kalıyorsa; bırakınız okuyucu istediği gibi didiklesin bundan hem siz hem de edebiyat dünyası kazançlı çıkacaktır... 
olayı bir okur nabzını yoklama olarak düşünmenin kime ne zararı var ki...
·          
Şengül Cennet farklı görüşlere tahammül, vefayı ispatlamak için bulunmaz bir fırsttır ...
·          
Kenan Baran Tek bir örnek vereyim ve susayım...
Bir-iki arkadaş durakla alakalı hata gördüğünü beyan etti. Afet Hanım görmediğini beyan etti. Bu durum kişisel görüş değil; ya aktır ya karadır. Ben bilmeden durak hatası yapıyorsam bunu öğrenmek isterim.

O zaman beraber konuşmayalım ben özel mesaj olarak sorayım Mehmet Emin Türkyılmaz Hocamıza durak hatası var mı yok mu diye. O zaman sorunun cevabını yalnız ben alacağım ve yanılan ben değilsem... SayınHilmi Yazgi Hocam bırakınız bir şey daha öğreneyim/lim. Bunun kime ne zararı olacak ?
·          
Bayram Mecit Kenan dostum yorumların hiç birine katılmayıp kendini savunarak çok ilginç bir konu başlattı aslında..ben kendi payıma hiç bir şiirimi bu kadar kusursuz görecek mertebeye ulaşamadım..şimdi Şengül hanımın dediği gibi kısır bir döngüye girmemiz söz konusu olacak..ben kendi yazdığımda kafiyelerin çok klasik olduğunu ve ayağa gelene kadar dörtlüklerin doldurma gibi göründüğünü söylemiştim.. Kenan kardeşim de tek satırında doldurma mısra olmadığını söyledi..madem tek satırında doldurma mısra yok o zaman şu dörtlüğü örnek veriyorum: 

Kırdın ellerimi, ayaklarımı
Derdinle ağarttın şakaklarımı
Bir zaman öptüğün yanaklarımı
Hicranın seline ark eden sendin.

Bu dörtlüğün son mısraya gelene kadar şiirsel bir özelliği olmadığı kanaatindeyim..hem kafiyeler çok zayıf, hem anlam derinliği yok..son mısrada toparlıyor ancak..Bu doldurma değilde ne o zaman ?
·          
Yavuz Doğan Sadece Afet Hanımın detaylı yorumunda işaret ettiği birkaç şeye dokunup gideceğim.

Birincisi; “Biri gelip karşınıza “ben geri döndüm” derse ve siz ona “ne fark eder artık dönmüşsün geri” diyemeyecek misiniz ? Burada sıkıntı nedir anlamadım…” demişsiniz.
Sıkıntı şudur: Türkçede, kurallı cümlelerin – adı üzerinde, kurallı – belli kuralları vardır. Burada devrik bir cümle kurmuşsunuz. Cümlenin yüklemini sona alıp düzenli bir cümle haline getirin ve bir de öyle bakın isterseniz.
“Ne fark eder geri dönmüşsün” sizce doğru bir kullanım mıdır? Cümlenin doğrusu “Ne fark eder geri dönmüşsen?” değil midir?

İkincisi; “Durak hatası” diye isimlendirdiğimiz şey. Bundan bahsedenlerden birisi de benim ve laf olsun diye yorum yazarak havaya üfürmeyi sevmem, bilen bilir. 
Örneklendirelim o halde, ancak yorumumda da değindiğim birkaç ön bilgiyle birlikte:

11 heceli şiirlerin temelde iki şekilde yazıldığı bilinir. Bunlardan birincisi – ki Türk Şiirinin temel hecesidir – 4+4+3 ve 6+5. Daha da detaya inersek, 6+5 şiirin 6 heceli kısmının 3+3, 5 heceli kısmının serbest bırakıldığı da bilinir. Bu bağlamda;

“Bulamazsın artık yaktığın yeri” mısrasının hece dağılımı nedir?
Eğer 4+4+3 diyorsanız “Bulamazsın” şeklindeki 4 heceli kelimeden sonra 2 heceli bir kelimeyle devam ediyor. 
Eğer 6+5 diyorsanız ilk 6 hecenin dağılımı nedir? 
Şiir genelinde benzeri çok fazla mısra var. Ve bu en yalın haliyle durak hatasıdır. Ama siz, “durak hatası sadece kelime bölündüğünde ortaya çıkar” diyorsanız, 11 heceli şiiri 11’in tüm kombinasyonlarıyla oluşturup, “hatasız şiir yazdım” diyebilirsiniz. Takdir ve tasarruf elbet sizindir.

“Burda” kelimesinin hatalı olmadığını söylemişsiniz. Israrla ve tekrar tekrar söylüyorum; “Burda, buyrun” gibi kelimeler konuşma dilinde kullanılıyor olmasına rağmen, yazım dilinde bu haliyle kullanılmaz. Kesinlikle gramer hatasıdır. “Hangi şairin yapmadığı şeydir?” demişsiniz. Cevap vereyim: Ben yapmıyorum. 
Daha da örneklendirmek gerekirse, konuşma dilinde “gelicem – gidicem” şeklinde kullanılan ve aslında doğru olan bu kullanım, yazım dilinde “geleceğim – gideceğim” şeklindedir. Bu haliyle kullanılıyor diye “gelicem” haliyle yazmak ne kadar doğruysa “burda” kelimesinin yazılışı da o derecede doğrudur. 

Selamlarımla..
·          
Hilmi Yazgi duraklarla ilgili görüşler zaten kesin hatadır babında bir şey değildi kanımca. sadece Yavuz bey'in şekil olarak bazı mısraların 6+5 bazılarının 4+4+3 düzeni ile yani karma yazılmasını kusur olarak gördüğüne şahit oldum.
gerçeğini söylemem gerekirse ben de şiirin basladığı ölçüler ile bitirilmesinden yanayım. bana göre, şiirde durağı en iyi farkedenler sesli okuyuculardır. örneğin 6+5=11 hece ölçüsü ile yazılmış bir şiirde ilk 6'lı heceyi oluşturan sözcüklerin, geriye kalan 5'li hece yok sayıldığı vakit verdiği anlama, daha doğrusu nefes payının olup olmadığına göre değerlendirme yapılmıştır.

"Hataya tevazu göstermek varken
Sevgin yenik düştü, inadın gürken
Onun sapı, bunun çöpüydü derken
Bir küçük sorunu kırk eden sendin"

buraya dikkat edelim : 
Onun sapı, bunun / çöpüydü derken 

şiirin genel akışına ve yazılış şekline göre hata mıdır değil midir? 
ustalarımızdan görüş alalım bakalım.
·          
Ihsan Turhan Kuş kadar aklım vardı onu da uçurdunuz ya hepinize helal olsun...Bundan sonra bırakın birşeyler karalamayı, senet imzalamam gerekli olsa "Kredi kartı olmaz mı?" diyeceğim :)) Sizin aranızda insan korkudan kalemi eline alamaz ya bu nedir? Ben hiç gelmedim, hiç bir şey yazmadım, yokum, hiç olmadım :)) "Hayırlı geceler" diyor ve kaçıyorum... Şaka falan değil harbiden kaçıyorum :))
·          
·          
Hilmi Yazgi İhsan bey,
hele bir kahvemizi bari içseydiniz
·          
Kenan Yavuzarslan Ben korkmakta haklıyım sanırım :)
·          
Şengül Cennet İhsan Bey ... siz bu kapıdan girerken ''kadavra bağışı'' şartnamesini imzalamadınız sanırım ... o yüzdendir neşterlerden çekinceniz :))
·          
Yusuf Mescioğlu Bir gün herkes bu masaya yatacak efendim... :) Korkunun ecele faydası yok... :)
·          
Ihsan Turhan Hilmi hocam şaka değil vallahi korktum. Buraya yatan ne zaman kalkar, nasıl kalkar, korkulmucek gibi bir masa değil :))
·          
Ihsan Turhan Bak nasıl korkmuşum ki yorumumu bile düzenle yaptım :))
·          
Hilmi Yazgi Sadece iki gün sürüyor İhsan bey,
biraz soluklanin bence :)
·          
Ihsan Turhan Benim şiriim masaya yatarsa, soru şöyle olsun ki arkadaşlar yorulmasın:) "Şiirde doğru olan yerleri bulalım!" yoksa üç ayda, bitmez vallahi :))
·          
Alpdoğan Akyüz Hemşire Hanım, pardon Şengül Hanım, görevliyi çağırın, kaçmak isteyenler var... :D
·          
Hilmi Yazgi Masaya yatırılacak şiirleri Oflu hocamız seçiyor sonra da kavgamızı uzaktan uzağa seyrediyor.
Yavaş yavaş ısınıyorduk. Hele biraz bekleyin daha yolumuz bayağı uzun :)
·          
·          
Şengül Cennet İhsan Bey, rahat olun o vakit :) ... Alpdoğan Bey, Başhekim şu an ev istirahatinde ... sabah erkenden kayıtlara bakıp hükmünü verecektir, müsterih olun ... artık kırk katır mı olur, kırk satır mı olur bilmem :))
·          
Alpdoğan Akyüz Daha narkoz etkisini göstermedi... Olur böyle şeyler... :)
·          
Alpdoğan Akyüz İhsan Bey hoşgeldiniz bu arada... Şaka bir yana, sizi aramızda görmek mutluluk verir bize...
·          
·          
Ihsan Turhan Hoş buldum teşekkürler...
·          
Ihsan Turhan Kurban boynunu uzatırsa, kasap insaflı olurmuş :)
·          
Yavuz Doğan Hoş geldin İhsan abi.
·          
Yusuf Mescioğlu Hoş Geldiniz İhsan Bey... Rabb'im kelâmlarınıza ve dahi kelâmlarımıza zevâl vermesin inşaAllah...
·          
Ihsan Turhan Hoş gördüm arkadaşlar Allah razı olsun...
·          
Mehmet Ziya İhsan abicim hoşgeldin..korkma fazla narkozu fazla veririz hiç birşey duymazsın:))
·          
Bayram Mecit Hoş geldin İhsan abicim..
·          
Mecit Aktürk Eveeet. Sabırsızlığıyla nam yapmış bir kişi olarak bu kadar sabretmemin tek nedeni KORKU :))
Bu grupta ve bu kadar değerli dost arasında insan bildiğini sandığından da şüphe duyuyor. Sağolsun, özellikle Hilmi Yazgı dostumuz düşüncelerimi düşünceleri olarak ifade etmiş. İyi de etmiş. Korkum azaldı :))
Duraklarda farklılığı bir hata olarak görmediğimi belirtmiştim. Şiirdeki ahengi bozmadığı müddetçe duraklararasi oynamalar "bence" şiire renk bile katabilir.
SAYGıLARıMLA
·          
Kenan Baran Yavuz hocam açıklamalarınız için teşekkürler. Tamamını 6+5 yaparsak tamamdır diye biliyorum. 6'nın 3-3 şeklinde olmasının daha doğru olduğunu bilmiyordum. Şimdi sayenizde bir şey öğrenmiş oldum. İyi biliyorum diye sormadım. Yaptığım doğru değilse doğrusunu öğrenmek için sordum. Burada amaç öğrenmekse yanlış olan bir durum olmaması lazım
·          
Salih Erdem Yavuz Bey’in;

“11 heceli şiirlerin temelde iki şekilde yazıldığı bilinir. Bunlardan birincisi – ki Türk Şiirinin temel hecesidir – 4+4+3 ve 6+5. Daha da detaya inersek, 6+5 şiirin 6 heceli kısmının 3+3, 5 heceli kısmının serbest bırakıldığı da bilinir. Bu bağlamda;

“Bulamazsın artık yaktığın yeri” mısrasının hece dağılımı nedir?
Eğer 4+4+3 diyorsanız “Bulamazsın” şeklindeki 4 heceli kelimeden sonra 2 heceli bir kelimeyle devam ediyor. 
Eğer 6+5 diyorsanız ilk 6 hecenin dağılımı nedir? “

şeklinde yaptığı açıklamaya katılmadığımı, eğer yanlışım varsa, yanlışımın, bilen arkadaşlarımca düzeltilmesini istiyorum. 

Bahsi geçen;

“Bulamazsın artık yaktığın yeri” mısraı 6 + 5 = 11 ‘dir.

Şöyle ki;

11 ' hece kalıbı

Türk edebiyatının her döneminde örneğine rastlanan bir kalıptır. Koşmalar, destanlar, Tekke şiiri nazım türleri ve bunun dışındaki pek çok halk edebiyatı ürününde bu ölçünün örnekleri vardır. Türkçülük akımı sonrasında yeni Türk şiirinde de bu ölçü ile yazılan başarılı pek çok örneğe rastlanır. (6+5),(4+4+3),(4+7),(7+4) ve (5+6) duraklı olur.

Hâliyle 11 ‘li hece kalıbı sadece 6+5 ve 4+4+3 kalıbından ibaret değildir.

(6+5),(4+4+3),(4+7),(7+4) ve (5+6) Bunları ana durak olarak da isimlendirebiliriz.

Ve biliyoruz ki, Hece ölçüsünde 2 ile 20 hece arasında değişen hece kalıpları bulunur.

Yerine göre 

Ara durakları meydana getiren;

1.Beşliler: (2+3) veya (3+2) duraklı 
2. Altılılar: (3+3),(4+2) ve (2+4) duraklı 
3. Yedililer:(3+4),(4+3),(5+2) ve (2+5) duraklı

Şimdi şu örneğe bakalım;

Elâ gözlerine kurban olduğum / 2+4+2+3=11
Yüzü-ne bakmağa doyamadım ben/ 3+3+4+1 =11
İbret için gelmiş derler cihâna =11 / 2+2+2+2+3
Noktadır benlerin sayamadım ben / 3+3+4+1=11
(Âşık Ömer XVII. yüzyıl)

Bu şiirin ana durakları 6+5 ara durakları ise farklıdır.

Ben şiirin başladığı ANA DURAKLARLA devam etmesi gerektiğini; ara durakların ise farklı kombinasyonlarının kullanılabileceğini, bunun şiirin akıcılığını etkilemeyeceği ve şiirin yapısını zaafa uğratmayacağını düşünüyorum.

Bir başka örnek;

“Benden selam olsun Bolu Beyine 2+2+2 + 2+3
Çıkıp şu dağlara yaslanmalıdır” 2+1+3 + 5

Karac'oğlan der ki top avlamadım 6+5=11
Arap ata binip boyalatamadım
Küstürdüm dilberi hoylatamadım
Dilberi küstüren diller perişan

Yerine göre bazı şiirlerde ara durak bile yoktur. Sadece ana duraklar vardır.

Kenan Bey’in şiirinde ANA DURAK hatası yoktur. 

ARA DURAKLAR farklıdır, bu farklılık bir kusur olarak değerlendirilmemeli.

Selamlar.
·          
Mehmet Ziya Yavuz dostumun şiir kabiliyeti ve bilgisi ortada lakin bu kadar katı olmamak gerekir diye düşünüyorum..Salih beye katılıyorum bu arada...
·          
Yavuz Doğan "Temelde" diye başlayıp devam ettiğim cümlemde hece ölçülerinin diğer kullanımlarının yok sayıldığı düşünülsün istemem açıkçası.. Ancak, uçları açık bırakılmış uygulamaların şiirinyumuşak karnı olmasını da hoş görüyle karşılamam beklenmesin benden..

Şiiri 11 heceye, 14 heceye ya da diğer kalıplara oturtmak adına, ismine "ara durak" denmiş ve bana sorarsanız işin kolay kısmına kaçılmış haliyle sevmem de beklenmesin.

Salih beyin örnekleri son derece güzel ve mutlak.. Ancak hatalı..

“Benden selam olsun Bolu Beyine 2+2+2 + 2+3
Çıkıp şu dağlara yaslanmalıdır” 2+1+3 + 5" mesela..

Bahsettiğiniz şiirin ilk mısrası 4+4+3, ikinci mısrası 6+5 üstelik 3+3+5 şeklinde yazılmıştır..

"Benden selam / olsun Bolu / Beyine
Çıkıp şu / dağlara / yaslanmalıdır.. " şeklinde okursanız, olayı 2 heceye kadar düşürme ihtiyacı hissetmezsiniz.

Üstelik tam da budur anlatmaya çalıştığım..

"A benim canım kürkünü giy" diye yazılmış tekerlemeyi 1+2+2+3+1 diye kodlamam gibi bir şey olur heceyi minimumdan alıp durak kabul etmek.

Ve Ziya abi.. Katıyım abiciğim.. Elmayla armutun toplandığı bir süreçte ( şiirin sahibinden ve sayfasından özür dileyerek ve sözümün ona değil sözde şair kabul edilen binlerce Facebook şair(!)ine olduğunu hatırlatma ihtiyacı duyarak ) elbette şairle müteşairin ayrışması için gereklidir bu katılığım..
·          
Mehmet Ziya burada herşeyi konuşmak serbest sana hak veriyorum elbette ama herkes senin gibi prof değil ki, önce normal şekliyle yazsınlar sonra bakarız incesine..mikroskopla bakar gibi inceliyorsun:))
·          
Salih Erdem Bu türküyü bilmeyen yoktur. Yer yer şiirde 4+4+3 dizeler var gibi gözükse de şiirin kalıbı 6+5 = 11 ‘dir. Bu biraz da bakış açımıza bağlı. Ben türküyü mırıldanarak okuyorum 6+5 ‘e aykırı bir kıta yok.

Benden selam olsun Bolu Beyi'ne / 6+5
Çıkıp şu dağlara yaslanmalıdır / 6+5
Ok gıcırtısından kalkan sesinden / 6+5
Dağlar seda verip seslenmelidir / 6+5

Düşman geldi bölük bölük dizildi / 6+5 
Alnımıza kara yazı yazıldı /6+5
Tüfenk icad oldu mertlik bozuldu / 6+5
Eğri kılıç kında paslanmalıdır / 6+5

Köroğlu düşer mi yine şanından / 6+5
Çogunu ayırır er meydanından 6+5
Kır at köpüğünden düşman kanından /6+5 
Çevrem dolup şalvar ıslanmalıdır"/ 6+5

“Hece şiirlerinde ANA ve ARA durakları dahîl şiir başladığı kalıpla yazılmalı” düşüncesi şiire başladığım ilk yıllarda bende de vardı. 

Böyle olursa şiirin şekilsel yönden de kusursuz(!) olacağını düşünürdüm. 
Fakat zaman içinde gördüm ki yer yer anlam ve anlatımda şiir zora giriyor; tekdüzeleşmeye, mekanikleşmeye başlıyor.

Tanınmış şairlerin ve çok bilinen şiirlerinin ANA DURAK ve ARA DURAK anlamında araştırılmasının ve sonuçlarının fikirlerimize bir yön vereceğini;

Kıstasları çoğalttıkça hecede şairlerin manevra kabiliyetini azaltacağını düşünüyorum.
·          
Salih Erdem Ayrıca;

Şiirin şairlerin dilinde yaşayan ve zaman içinde değişim gösteren canlı bir varlık olduğunu düşünerek zaman içinde 

örneğin 11’li hece ölçüsünde 6+5 kalıbında 

Altılılarda: (3+3),(4+2) ve (2+4) durağa ilave olarak (1+5), (5+1)
Beşlilerde: (2+3) veya (3+2) durağa ilave olarak (1+4), (4+1) 

ara duraklarının da genel kabul göreceğini ve literatüre gireceğini düşünüyorum.
·        
Kenan Baran Yavuz hocam müsadenizle bir sorum olacak. Salih hocamın verdiği ve sizin de üzerine yorum yaptığınız ''çıkıp-şu dağlara-yaslanmalıdır'' mısrasında okuyuş ahengi tire (-) ile ayırdığım şekilde daha uygun olmuyor mu? Duraklar okuyuş ahengine göre kabul görmüş ise ''çıkıp şu-dağlara- yaslanmalıdır'' diğer deyişle 3+3+5 uygun mudur ilgili mısra için?
·          
Salih Erdem Ve türkü okunurken 

Benden selam olsun Bolu Beyi'ne …Bolu Beyine 
Çıkıp şu dağlara yaslanmalıdır …yaslanmalıdır
Ok gıcırtısından kalkan sesinden ….kalkan sesinden

Dağlar seda verip seslenmelidir …seslenmelidir

...

5 ‘lik kısımlar tekrarlanarak (nakarat) okunur.

Tüm arkadaşlarıma iyi geceler diliyorum.
·          
Hilmi Yazgi Son olarak DURAK konusunda tamamiyle kabul ettiğim bu görüşü paylaşıyorum
Az daha kalırsam kendimi elma veya armut görme gibi bir hisse kapılacağım.
iyi geceler herkese...
-------------

Hece ölçüsüyle yazılan şiirlerde, ahengi artırmak amacıyla mısralar belli yerlerinden ayrılır. Bu ayrım yerlerine durak denir.

1. Durak, ahenk sağlayan bir çeşit ses kesimidir.
2. Sözün gidişi zorlanmadan şiir okuyucusuna bir nefes payı bırakılmıştır.
3. Duraklarda kelimeler ortalarından bölünemez. İyi bir durakta kelime mutlaka bitmiştir.

Bir şiirde, bütün dizelerin durakları aynı olabileceği gibi, belli dizelerde farklı duraklar da kullanılabilir. Bir şiirin her dizesinde farklı duraklar kullanılmışsa, o şiir DURAKSIZ kabul edilir.

4. Hece ölçüsünde ikili, üçlü, dörtlü, beşli, altılı duraklar kullanılmıştır.
·          
Kenan Yavuzarslan Herkesin haklı olduğu bölümler var fakat tamamen haklı olan bir yorum okumadım. Şiirin duraklarında hata yapmama konusunda Yavuz Bey katııyorum ama onun kadar sertlik taraftarı değilim.

Benden selam olsun Bolu Beyine

Bu mısra çok net olarak 4+4+3 değil, sadece şeklen uygun diye öyle kalıplamak doğru değil.

Okurken
Benden selam olsun (6) Bolu Beyine (5) şeklinde okunmalı. 

Salih Beye de katıldığım yerler olmakla beraber özellikle kalıplara bakışına katılmuyorum. Her ne kadar toplamda 11 hece etse de 4+7 yada 5+6 ve benzeri kalıplar sadece deneme ve zorlamadan başka birşey değil. Elbette bazı denemeler (müzik içinde) hoş gelebilir ama geniş bir katılım bulamayacaktır bu kalıplar.

Vesselam.
·          
Salih Erdem Herkese merhaba

“Kenan Bey;

Salih Beye de katıldığım yerler olmakla beraber özellikle kalıplara bakışına katılmuyorum. Her ne kadar toplamda 11 hece etse de 4+7 yada 5+6 ve benzeri kalıplar sadece deneme ve zorlamadan başka birşey değil. Elbette bazı denemeler (müzik içinde) hoş gelebilir ama geniş bir katılım bulamayacaktır bu kalıplar.”

Bu benim kalıplara bakış açım değil. Şimdiye kadar 11 ‘li hecede kullanılan kalıplardır. Var olan bir durumun tespitidir.

11 ‘li hecede (6+5) ve (4+4+3) kalıplarının rağbet görmesi; 11 ‘li hece ölçüsünde daha az tercih edilen (4+7),(7+4) ve (5+6) kalıplarının olmadığı anlamına gelmez. 

Zaten Yavuz Bey’in de

“Temelde" diye başlayıp devam ettiğim cümlemde hece ölçülerinin diğer kullanımlarının yok sayıldığı düşünülsün istemem açıkçası…”

buna bir itirazı yok.

Yavuz Bey’in savunduğu ve benim katılmadığım kısım;

“…11 heceli şiirlerin temelde iki şekilde yazıldığı bilinir. Bunlardan birincisi – ki Türk Şiirinin temel hecesidir – 4+4+3 ve 6+5. Daha da detaya inersek, 6+5 şiirin 6 heceli kısmının 3+3, 5 heceli kısmının serbest bırakıldığı da bilinir. ..”

kısmıdır.

11 ‘li dizede ilk 6 hecede sadece neden 3+3 tercih edilsin ki? Ben bu kısmı (2+2+2), 2+4), (4+2), (1+5) ve (5+1) şeklinde de doldurabilirim. 

Bu şekilde yaparsam şiire başladığım (6+5) ana duraklar da bozulmuyor.
·          
Alpdoğan Akyüz Bu artık son durak olsun... :D Başka konular alınıyor... :))
·          
Alpdoğan Akyüz Salih Bey, değerli bilgiler için teşekkürler... Yanlış anlamayın latife yapıyorum...
·          
Salih Erdem Estağfurullah Alpdoğan Bey, yanlış anlamadım.

Bazı konularda ortak paydada toplanmak için fikirlerimizi açıklıyoruz. 

İki nedenle itiraz ediyorum


1. Eğer bu mantığa sahip olursak hecenin diğer ölçülerinde de kendimizi kısıtlamış oluruz.

Bir örnek vermek istiyorum; 

Şiire; (4+3) + (4+3) = 14 ile başladığımızı düşünelim. Şiiri başladığım kalıpla devam ettireceksem, aynı şiirin devamında 

dizenin 7 ‘li kısmını meydana getiren 

(3+4) + (4+3), 
(4+3) + (3+4), 
(4+3) + (4+3), 
(4+3) + (5+2), 
(4+3) + (2+5),
(2+5) + (4+3) … (Bunlar uzatılabilir)

kombinasyonları kullanamayacağım. 

Neden bu kombinasyonları da kullanamıyorum? Üstelik şiirin 7+7 ana duraklarını da bozmuyor. 

Nedeni: “Şiirimin şeklen de kusursuz(!) olmasını istiyorum.”

2. Bizi örnek alıp arkamızdan gelenlere de tercih hakkı tanımamış oluyoruz. Biz seçenekleri sunalım.

Sonra bırakalım, her ırmak akacağı yatağı kendisi tercih etsin. 

Nasılsa sonunda aynı denize döküleceğiz!
·          
Kenan Baran Salih Hocam 7+7 lik ölçüde kusursuzluk 4+3, 6+5 lik ölçüde 3+3+5(serbest) midir ? Eğer öyle ise çöp kutusunu kendimize biraz daha yanaştıralım. Şahsen benim büyükçe bir çöp kutusuna ihtiyacım olacak :)
·          
Alpdoğan Akyüz Salih Bey'e katılıyorum... Zaten şekil kaygısı olanların şiirlerinde anlam sıkıntısı yaşanıyor. (Kanımca: Bu kelimenin altını çiziyorum...) (Ki bunların arasında iyi şair diye bildiklerimiz de var. / İsim vermeyeceğim, bana kalsın.) Şekil için anlamı feda etmemek lazım diye düşünüyorum.

Not: Bunlar kişisel fikirlerimdir...
Not: Şu da var ki her türlü şekilde denemeler yapılmasına karşı değilim... 
Yani biri kalkıp da şöyle söyleyebilir bence: Ben anlamdan birraz taviz verdim ama bu şekli de denemek istedim... Bunu desin canımı yesin ama ben kusursuz şiir yazıyorum diye kimse ortadadolaşmasın, zira kusursuz şiir olmaz...
·          
Salih Erdem :) 

Bizlerin çöp kutusuna atma gibi bir seçeneği var. Ya ahirete intikal edenler? Onların böyle bir şansı da yok. Sonradan gelenler bu şekildeki şiirlere basacak tekmeyi, basacak tokadı.
2 saat önce · Beğen · 2
·          
Yavuz Doğan Genel kanı 7+7 şiirinde 7'li hecelerin kendi aralarında sınıflandırılmayacağı yönündedir. Ancak, internet her zaman faydalı şeylere vesile olmuyor. Konuya dair binlerce birbirinden farklı fikre ve bilgiye ulaşırsınız. 

Yanisi, 

(3+4) + (4+3), 
(4+3) + (3+4), 
(4+3) + (4+3), 
(4+3) + (5+2), 
(4+3) + (2+5),
(2+5) + (4+3) 

gibi bir açılımın olmayacağına dair herhangi bir sözüm yok..

Ancak, "11 heceli şiiri 11'i bulalım da nasıl bulursak bulalım" mantığıyla yazmaya kalkarsak, hem şiirin ahengini, hem akışını hem de şairin "zor olanı yapması"nı bozarsınız. Türk Şiirinin milli hece birimi 11'dir ve bu 4+4+3 olarak kabul görmüştür. Bununla beraber yaygın olarak kullanılan ölçü 6+5'tir diye tekrar ediyorum. 

Tamamen spontane bir örnek yazmam gerekirse;

"Vazgeçtiklerimiz dediğimizdir." gibi bir mısra yazsam ve buna 11 hece desem. Siz böyle bir kalıbı hangi şiirinizde kullanırsınız? 

Özetle; hatasız şiir ve hatasız şair yoktur mutlaka.. Ama az hata yapma gayreti mükemmeli getirir diye düşünüyorum..
·          
Yavuz Doğan Daha da ötesi "şekil kaygısı" isimlendirmesidir. 

Ben hiç bir şiirimde bu kaygıya düşmedim ve herhangi bir anlam sıkıntısı yaşadığımı hatırlamıyorum.

Hece şiiri yazıyorsanız, elbette şekle de önem vereceksiniz. Aruz yazıp, "şekil kaygısı" var diye tefileler üzerinde oynama şansımız var mıdır?

İyi şair hem öze, hem şekle hem de yazdığı konuya hakim olan kişidir..

Hatamız varsa mazur görüle..
·          
Alpdoğan Akyüz Sonuç olarak, önemli olan mükemmeli yakalamak değil, ne yaptığını bilmektir diye düşünüyorum... 

Hiç bir kural yoktur ki daha iyi ve daha güzele ulaşabilmek uğruna bozulamasın... L. V. Beethoven
·          
Kenan Yavuzarslan Salih Bey,

"11 ‘li dizede ilk 6 hecede sadece neden 3+3 tercih edilsin ki? Ben bu kısmı (2+2+2), 2+4), (4+2), (1+5) ve (5+1) şeklinde de doldurabilirim"

demişsiniz.

Benim bunlara bir dediğim yok ki. Elbette 6 yı bulmak için istediğiniz kombinasyonu yaparsınız. Sadece, şarkı için yazıyorsanız 3+3=6 yada 2+2+2=6 gibi kalıplara dikkat etmek besteci için kolaylık sağlar. Yani beni eleştirdiğiniz konuda beyan ettiğim bir fikrim yok o mesajda.
·          
Kenan Baran Seni korkutacak geçtiğin yollar, 2+4
Arkandan gelecek hep ayak sesim. 3+3
Sarıp vücudunu belirsiz kollar, 2+4
Enseni yakacak ateş nefesim. 3+3

Kimsesiz odanda kış geceleri, 3+3
İçin ürperdiği demler beni an! 2+4
De ki: Odur sarsan pencereleri, 2+2+2
De ki: Rüzgâr değil, odur haykıran! 2+2+2

Necip Fazıl Kısakürek

Sefiller gücünü bende sınadı, 3+3
Kimi kaçık dedi, kimi bunadı; 2+2+2
Berdûş eleştirdi, sarhoş kınadı, 2+4
Ağlarsın düştüğüm dilleri bilsen. 3+3

Ateşe su dedim göz göre göre, 3+3
Aklım zavallıydı duyguma göre, 2+4
Bahtına şükretti Mecnûn bin kere, 3+3
Ağlarsın düştüğüm çölleri bilsen. 3+3

Cemal Safi

Buyrun 11 heceli.

11'i bulunca tamamdır diye mi yazılmış bunlar. 6+5 ana kalıbına uygunlar. İşin özü biz kimi örnek alacağız ? Kim demiş ki aruz yazmak daha zor ? Usta dediklerimiz bile 11 heceyi 6+5 ana kalıbına göre yazmışken...

6+5 ile şiir yazıyorsak ilk durağın (6) içinde 4 ya da 5 heceli kelime kullanamayız ve 2 hece kullandığımızın yanında illa ki tek heceli kelimeler kullanacağız.

Ben mi yanılıyorum yoksa böyle bir anlam mı ortaya çıkıyor bu hece söyleşisinden ?
·          
Kenan Baran Yavuz Hocam aruzdan bahsetmişken daha iyi bilirsiniz ki aruzda ana kalıplar vardır bir de karışık kalıplar. Tahminen konuşuyorum ki bir noktadan sonra ana kalıplar yetersiz ya da eksik gelmiş ki karışık kalıplar bu eksik gelişin üzerine daha sonradan oluşturulmuştur. Bu mantığımla harmanladığım bir tahmin sadece...
·          
Salih Erdem Düşünce, düşünceyle bilendiği oranda keskinleşir!
·          
Mehmet Emin Türkyılmaz 1
Bütün grup arkadaşlarıma hayırlı hafta sonu dileyerek başlamak istiyorum. Geç kalmamın “ hepsini bekleyip son sözü ben söyleyeyim “ mantığı ile değil, akşam mesai saati bitiminden sabah işe gelinceye kadar internet kullanmama alışkanlığımdan kaynaklandığını bir kere daha hatırlatmak isterim. Eminim bazı arkadaşlarımız bıyık altı, sakal ve gözlük üstü, ( ya da hanımlar için kaş altı, ruj üstü ) gülümsemeleri ile “yenge izin vermiyor da ondan “ anlamında bakışları olabilecektir. Ne var ki bizim Oflu olmamız evde bekleyenin de Oflu olduğu gerçeğini değiştirmiyor :))

Esprisi bir yana, değerli kardeşim İhsan Turhan Beye aramıza hoş geldin dedikten sonra bir kere daha altını çizmem gereken şahsen test ettiğim bir gerçeği hatırlatmak istiyorum. Buradaki her görüş ve karşı görüş, her itiraz, her eleştiri uzun yıllardır bir şekilde beni içine çeken şiir dünyamdaki renkleri târifi imkânsız bir şekilde çeşitlendiriyor. Her bakışın ayrı bir lezzetli yanı olduğunu ve her lezzetin dimağımda farklı bir tat bıraktığını hissediyorum. Bu anlamda katkı sağlayan her arkadaşıma müteşekkirim.

Eğer görüşlere önyargısız bakma alışkanlığını tam olarak kazandığımızda az ya da çok mutlaka katkı sağlayacaktır. ”Bütün eleştiriri ya da görüşler önyargısız mı? “ diye düşünüldüğünde ise bunun tam olarak mümkün olamayabileceğini ama bir şiirin altındaki tartışmada “ trafik levhalarına “ gelecek kadar konudan uzak kalmamış “ abesle iştigâl “ e düşmeyen her görüşün en azından “ acaba ” sorgusunu hak ettiğini düşünüyorum. 

Burada incelediğimiz şiirde, elbette konuşulması ve tartışılması gayet faydalı hatta gerekli olan konunun “ durak “ ekseninde düğümlenmesinin bir nedeni de şairin önceki incelemelerdeki “durak “ vurgusunu oldukça sert ve iddialı bir dille dillendirmesidir bana göre. O sözlerin bugün kendine dönmesi de İlâhî adâletten başka bir şey değildir :)) 

Durak konusunda Yavuz Beyin hassasiyeti ve özeni, Salih Beyin ve Hilmi beyin bakış açıları aslında birbirlerinden çok farklı olmamakla birlikte İslâm Fıkhındaki “ takva ( en hassas boyut ) “ ve “ fetva ( kurtarabilecek boyut) “ bağlamında da değerlendirilebilir. Eğer kuralı bozmuyorsa yani kural hatası değilse daha güzeli aramak, en güzele giden yolu araştırmak yanlış değildir elbette. Ne var ki, geçmiş örneklere bakıldığında gerek “ ozan geleneğinde “ gerekse eserlerini referans kabul ettiğimiz ustaların eserlerinde bu konunun çok farklı sergilendiğini, muhtelif şekillerde örneklerinin olduğu biliyoruz. Zaten duraktaki temele mantık okuyuştaki düzenin sağlanması, sesin bölünmemesi ve sekteye uğramaması ise ( ki öyledir ) bunu “ durak “ ve “ iç durak “ları da bölerek ekstra “ durak içi durak “ diye zaten kalıplar arasında “ anlamı nasıl oturtacağız “ kaygısına ek bir külfet getirecek yerde şiirdeki akışa göre düzenlemeye çalışmak daha uygun olmaz mı acaba?
Yavuz Beyin dediği ve hassasiyet gösterdiği gibi yapanları kim sorgulayabilir? Ama Zeki Bekâr Beye de “ sen haksızsın “ diyemeyiz ki. Kaldı ki, iç duraklarda okuyuş ve değerlendirişte kimimizin “ 2+2+2 “ dediğine kimimiz de “ 2+4 “ ya da “ 4+ 2 “ diyebiliyoruz.

Bu konuyu daha çok konuşuruz bana göre!
·          
Mehmet Emin Türkyılmaz 2
Ben daha çok Kenan Beyin eleştirilere verdiği cevaplara ve üslûbuna değinmek istiyorum.

Her insan kendi görüşünü rahatlıkla açıklayabilir,ifade edebilir ve ifade edenlere itiraz edebilir. Bu görüşün kural ya da en doğrusu olduğunun kabul görmesi hâlinde ( alanda) iddialı da olabilir. Ama kendi görüşünü açıklarken “ bana göre “ demesi de gerekir.
Yani, “Tek bir satırın doldurma olmadığı gayet açıktır. “ derken “ bana göre tek satırında doldurma yoktur “ demeyi tercih etmeliyiz.
Her görüşün iyi niyetli olduğunu düşünsek bile “Tek bir satırın doldurma olmadığı gayet açıktır “ cümlesinden şu sonuçlar çıkabilir:
a) Çok açık olan bir şeyi görmemek bir göz bozukluğudur.
b) Bu kadar açık şeyi görmediğine göre bakmasını bilmiyorsun.
c) Önyargılısın.
d) Sen anlamdan hatta şiirden ne anlarsın.
……………………………..
Bunlar düşünülmediğine göre ( eminim düşünülmemiştir) demek ki sorun çok küçük bir teferruatta: 
“ BANA GÖRE ! “ 
Bunu kullanmalıyız…
Kaldı ki, her insan her insanın anladığını anlamak gibi bir zorunlulukta ya da durumda da değil.
“ Doldurma yazdığıma inansaydım şiir yazmazdım. “ dediğinizde özellikle bizim ustalarımızdan şu cevabı alırdın Kenan: 
- YAZDIKLARINA ŞİİR Mİ DİYORSUN?
Elbette ben onlar kadar sert mizaçlı değilim ama şiirinde “ tevazu “ kelimesini kullanabilen biri yazdıkları gerçekten şiir olsa da “ doldur boşalt kelimelerle şiir yazmamaya çalışırım “ deseydi sanıyorum incileri dökülmezdi :))
“ Tevazu “ demişken, “Hataya tevazu göstermek varken “ mısraına da değinmek isterim.
Çoğunlukla kelime anlamı itibarıyla bazı kelimeleri kullanmayı hep doğru sayarız. Özellikle dilimize yabancı dillerden geçenleri. Bu elbette fark ediliyor. ( fark demişken ayak kafiyelerini de atlamayacağım )
Bir kelimeyi doğru yerde kullanıp kullanmadığımız çok önemli. Elbette dil kurallarına göre işin ehli olanlar en güzelini söyleyeceklerdir ama bir misal vermem gerekirse “ göstermek “ kelimesinin kullanımıyla alakalı şöyle bir düşünelim.

“Gösterdi”
“ Trafik polisine ehliyet/ ehliyetini gösterdi “
“ Trafik polisine ruhsat / aracın ruhsatını gösterdi.”

Bunlar doğru kullanımlar. (anlamsal olarak)

“ Rakibine sert giren futbolcuya hâkem sarı / kırmızı kart gösterdi “
Bu da doğru bir kullanım.

“ Maliye denetlemesinde malın irsaliyesini / faturasını gösterdi “
Bu da doğru birkullanım.

“ Etrafındakiler lâftan anlamayınca nihayet dişini gösterdi “ 
Bu da yanlış bir kullanım değil.

Peki, aynı “ gösterdi “ kelimesini farklı cümlelerde kullanalım.

“ Trafik polisine kırmızı kart gösterdi “
“ Rakibine sert giren futbolcuya fatura gösterdi “
“ Etrafındakiler lâftan anlamayınca nihayet aracının ruhsatını gösterdi “ 
“ Maliye denetlemesinde nihayet dişini gösterdi “
….
Oldu mu?

Aynı kelime buralarda anlamsal olarak sırıtmadı mı?
Bana göre “ Hataya tevazu göstermek varken “ deki göstermek bunlara eş.
Hataya hoşgörü, müsamaha, anlayış gösterebilirsiniz kanaatimce. Ama hataya “tevazu “ gösterildiğinin örneğini hiç duymadım ve görmedim. Görene kadar da bu fikirde olacağım.
Bu bağlamda:
“Sevgin yenik düştü inadın gürken “ 
Saçın gürlüğü / inadın gürlüğü?

“Derdinle ağarttın şakaklarımı “
Gözün, gönlün ağlaması / şakağın ağlaması
Da sayılabilir sanıyorum.
·          
Mehmet Emin Türkyılmaz 3
Yavuz Beyin dediği gibi sık ve her yazanın çok cesaret edemeyeceği bir ayakta zorlama olmaması çok mümkün değildir.Mutlaka göze takılan yerler olacaktır.

“ Ardına bakmadan terk eden sendin
Gönlümü makbere gark eden sendin
Verdiği ikrardan çark eden sendin*
Bir küçük sorunu kırk eden sendin
Hicranın seline ark eden sendin
Başka gönüllere park eden sendin ”

Buradaki ayaklara baktığımızda ben şöyle inanıyorum ki, şaire şöyle deseydik eğer;
- Burada kafiye zorunluluğun yok. Bu cümleleri en güzel şekilde kullan.
İnanıyorum ki “Ardına bakmadan terk eden sendin “mısraı hâriç şairin kendisi bile bu kafiye kelimelerle bu cümleleri kurmazdı. 
İşte yönüyle eleştirildiğinde şair: - bu zor kafiyelerle bu kadar oluyor deme hakkına sâhip olduğu gibi eleştiren de “ zorsa kullanma kardeşim, bu kafiyeleri kullan diye kafana silah mı dayadık! “ dediğinde çok haksız sayılmaz. 
“ Hamama giren elbette terleyecektir! “

Ve, 1., 3. Ve 5. Kıt’a kafiyelerindeki “ r “ sesi gözüme ( dilime ) takıldı. Bana göre farklı sesler özellikle okuyuşta daha bir rahatlık verir şiire.

( Ben yorumları okuyup yazmaya başladığımda 106 yorum vardı. Şimdi 141! Atladıklarım sakın kendilerini ciddiye almadığımı düşünmesin hakkımı alırlar…)

Velhâsıl, son derece güzelleşen bir atmosfer görüyorum. İnşallah her geçen gün çıtanın daha da yükseldiğini de göreceğiz.

Kenan’ ın kalem rengi hecenin katalogu ile çok uyumlu bana göre. Belki ifade ve davranış rengine farklı renkler eklemesi bugün için çok getirisi olan değil belki ama hece şiirinin gelişmesi ve kendinin eser üretmesi noktasında çok önemli.
Ve, elbette daha sâkin ve daha az agresif olmak da!

Benim için özellikle gençler bu anlamda çok dikkatli izlenmeli ve izlemeli.

·          

Şengül Cennet boğayla aslan kahvede oturuyorlar ... vakit epey geç ... aslan aniden saate bakıyor ve: ''eyvah !.. çok geç olmuş ... hanım mahvedecek beni'' der ... boğa güler: '' yapma arkadaş ... koskoca aslansın, hanımdan mı korkuyorsun?'' ... aslan güler: '' beni evde bir inek beklemiyor ama '' ... :)) ... Mehmet Emin Hocam; ''Ofluyu evde bekleyen de bir Oflu'' deyince aklıma geldi :)

·          


 







Yorumlar
Henüz yapılmış yorum yok




Yorum Yapın

Ad Soyad: Yorumunuz:
E-posta:
Tarih:
2.5.2024 12:03:42
 


 
 

 
 

 
 
 
 
 
 




Bu site Kişisel Yazar Web Tasarım projesi ile oluşturulmuştur.