|
Halil Gülşen Şiiri
ERDEMLİ GİBİSİN
Ey gönlümün hayat bağı
Ellerinde kum zambağı,
Başın yüce Toros Dağı,
Bakışların nemli senin,
Emsalin Erdemli senin!
Ellerin yar, yüzün ana,
Hasretinle yana yana,
Bir sâda ver, gelem sana,
Hâletin sitemli senin,
Emsalin Erdemli Senin!
Türkülerin bala benzer,
Meyve dolu dala benzer,
Mavi, yeşil, ala benzer,
Zülüflerin simli senin,
Emsalin Erdemli senin!
Çamlık güler, deniz ağlar,
Hicranın ruhumu bağlar,
Ayaş durur, Lemas çağlar,
Duyguların demli senin,
Emsalin Erdemli senin!
Aşk biter mi anlatmayla,
Hani sedir kokan yayla?
Vuslat versin yüce Mevlâ,
Aşığın elemli senin,
Emsalin Erdemli senin!
Halil Gülşen
·
·
Elif Yiğit Karlı Halil
arkadaşımızın sırtının kalınlık nedenini bilemesem de şiir güzel..Ancak
çözemediğim bir şey var..Erdemli mi sevgiliye benzetilmiş, sevgili mi
Erdemli'ye..Nakarat mısralar sevgilinin Erdemli'ye benzetildiğini ifade ediyor
ama şiir içindeki mısralar tersi gibi..
·
Şengül Cennet 1., 3. ve 4. beşliklerin ilk dördü 4 +4 hece vezni ile yazılmış ...
2. ve 5. beşliklerin 4. mısraları 3 + 5 ... 5. mısraları nakarat olarak
görüyorum ben ... genelde şiirde görmeyi tercih etmesem de burada çok hoş bir
ahenk oluşturmuş ... ''Erdemli'' burada Mersin'in bir ilçesi sanırım ... çok
güzel anlatılmış ... genelde çok beğendim ... şimdilik tabi ... baktıkça daha
neler göürüm bilmem :)
·
Alpdoğan Akyüz Bağ / Zambak -Kafiye yok- / Bazı yerlerde 4+4 ölçüsüne sadık
kalınmamış. En azından sabit ayakta buna sadık kalınsaydı daha ahenkli bir şiir
okuyabilirdik diye düşünüyorum./ Genel anlamda teşbih sanatına ağırlık verilmiş
şiirde. Son beşlikte istifham (soru sorma) sanatı başarıyla uygulanmış. (Hani
sedir kokan yayla?) Genel anlamıyla başarılı bir şiir kanımca. Tebriklerimi
sunarım.
·
Alpdoğan Akyüz Emsalin Erdemli senin! / Burada "Erdemli" hem ilçe hem de
sevgilinin bir sıfatı olarak kullanılmış. İki anlamda da şiirde anlam
bozulmuyor. Buna "İHAM" sanatı da deniyor.
·
·
Şengül Cennet ''sen İstanbul''sun diye bir şiir geldi aklıma ... bu şiirde de
sevgiliyi memlekete benzetmiş şair ... sevgilinin özelliklerini ancak
Erdemli'nin güzelliğiyle tasvir edebileceğini vurgulamış ... ''emsalsizsin''
dememiş de, bir taşla iki kuş vurarak iki aşkını birden dökmüş dizelere ...
akılcı ve akıcıydı vesselam !..
·
Mehmet Emin
Türkyılmaz " K " ve " Ğ "
arasında bir akrabalık mı var bilemiyorum ama geçişlerde; yani " K "
nin " Ğ " ye dönüşümü olduğunda bu harfleri bir sayanlar çok olmuş
Alpdoğan Bey. Ayrıca Tunç Kafiye târifinde de " bir kelimenin diğer
kelimenin içinde tam olarak geçmesi " olduğuna göre bunları tunç kabul
edemez miyiz?
Elimi beş yerinden dağladı beş parmağın,
Bağrımda da yanmadık bir yer bırakmadan git...
Bir yarın göçtüğünü, çöktüğünü bir dağın
Görmemek istiyorsan ardına bakmadan git!
(Faruk N. Çamlıbel)
Dudağım/dağım/kaybolacağım/boyunbağım –
“ Eriyen adam “ ayak kafiyeleri (Faruk N. Çamlıbel)
Ey Maraşlı Şeyhoğlu, evliyâlar adağı!
Bahtına lânet olsun aşmadınsa bu dağı.
(Faruk N. Çamlıbel)
Çamlıbel'in bu kullanımlarına hata diyebilir miyiz?
·
Alpdoğan Akyüz Hata diyemeyiz tabi ama ben biraz mükemmelliyetçiyim sanırım... :)
Bilgiler için minnettarım... Çok emek veriyorsunuz ama çok... İnanın tüylerim
diken diken şu an...
·
Şengül Cennet Yine virgül konusu... Çok göze batıyor. Hiç gerek yok bence ...
·
Şengül Cennet Bir de şu mısra bulunduğu yerin anlamını bozmuş sanki; ''Hani sedir
kokan yayla?'' ... kafiye kaygısı girmiş sanki araya ...
·
·
Kenan Baran Ben bu şiire yorum yapmıştım ama bir yerlere saklanmış sanırım
yorumum.
·
Afet Kırat arkadaşlar Halil bey Mersin'in Erdemli ilçesine bağlı Toros
yaylalarından bir arkadaş. Şiir sevgiliye değil Toros dağlarına yazılmış.
kullanılan sedir bir ağaç çeşididir. bazı eleştiriler yapılmadan önce bunların
bilinmesi gerekir diye düşünüyorum
·
Kenan Baran Şiirdeki virgüllerin yersiz olduğunu düşünmüyorum. Sıralı cümlelerde
ve sıralı ifadelerde kullanılmıştır. Konuya çok vakıf olmasam da rahatsız edici
olmadı virgüller.
Uyak ses benzerliğidir. Sert sessizler yumuşayarak uyağı oluşturabilir. Bu
akrabalık bundan dolayıdır Mehmet Emin Hocam. Şiir bir yöreyi anlatmış ve
"gelem sana" gibi yöresel bir ifade kullanılmış ki bence çok da güzel
olmuş. Ben üzerinde durabileceğim bir sıkıntı görmedim. Halil Gülşen'in sırtı kalın
vesselam.
·
Elif Yiğit Karlı Afet Ablam;
Erdemli'in Mersin'in ilçelerinden biri olduğunu ve şairin gözünde yâr kadar
güzel olduğunu biliyoruz..Benim dikkat çekmeye çalıştığım yer; şairin şiirdeki
beşliklerde ilk dört mısrada Erdemli'nin özelliklerini ve güzelliklerini
anlatırken 'Emsalin Erdemli senin ' mısraında Erdemli 'ye özellik ve güzellik
bakımından benzettiği birinin olduğudur..Bu yüzden de şiirde şairin muhatabı,
Erdemli'ye benzeyen midir, Erdemli'nin kendisi midir yer yer karışıyor..
·
Afet Kırat Şiir baştan sona teşhis sanatıyla götürülmüş. Toros dağına insansı
özellikler verilmiş.
Bakışların nemli senin,
toros dağının zirvelerinde genellikle bulutlar vardır, zirvesi görülmez.
Bulutların nemini dağın bakışına bağlamış.
2. dörtlükte ana ve yar gibi gördüğünü ve hasret çektiğini ama duruşunda
gelemediği için sitem hissettiğini anlatmış.
3. dörtlükte Toros yaylalarında Yörüklerin türkülerinden bahsetmiş,
meyvelerinden bahsetmiş, özlem duygusu ön plana çıkmış. Yine teşhis sanatını
kullanarak zülüflerin demiş. Yukarıdan aşağıya doğru uzanan çukurlarda erimemiş
karları anlatmak istemiş yine.
Çamlık güler deniz ağlar, çünkü çamlık denizden daha yakındır yaylalara.
Ayaş da antik bir kenttir o bölgede, asırlardır kalmış hala bu güne kadar
durmuştur bir çok eser. Lemas , onu duymadım ama sanırım yayladan çağlayarak
gelen derenin adı olmalı. O bölgede yaşayan insanların duygularının demli
olduğunu söylemek istemiş olabilir. Dem çayın demi gibi koyu güçlü anlamında da
olabilir, kan anlamında da kullanılmış olabilir. Kanlı canlı hala hissedilen
duygular gibi. O yaylalarda demek ki sedir ağaçları yoğunlukta, oturulan sedir
değil söylediği. Yine özlemini dile getirip kavuşma diliyor, kendisinin üzgün
olduğunu ifade ediyor.
Emsalin Edemli senin derken de Erdemli’nin de hemem hemen ona yakın
güzellikte olduğunu vurguluyor.
Kafiyelerde bir sorun göremedim, sadece son dizelerde durak bozulmuş
okurken hata hissettiriyor.
·
Afet Kırat Elif hanım Erdemlinin ne kadar güzel bir yer olduğunu bildiğim için
şair şiiri Toros dağlarına ve Erdemliye yazdığını düşünüyorum. Tabi ki en
doğrusunu kendisi söyler.
·
Elif Yiğit Karlı Erdemli'nin
yıllar önceki, henüz insanlar her yeri taş yığınına çevirmeden önceki halini
bilirim..Gerçekten güzel bir yer..Doğulu biri olarak denizi ilk gördüğüm yerdi,
o yüzden unutmam mümkün değil..Bu şiiri de fazlasıyla hak etmiş bir yer..Ben
sadece 'Emsalin Erdemli senin' derken 'sen' kelimesinin muhatabını
arıyordum..Onu da Toroslar'ın uçsuz bucaksız güzelliğine verdik..Bize de o
sedirlerin altında bir köz çayı demlemenin hayali düşer..
·
Salih Erdem Hecenin bu dar kalıbında bir yörenin özelliklerini işlemek kolay
olmasa gerek. Halil Bey bunun altından başarıyla kalkmış.
4+4 =8 'li hece ölçüsüyle kaleme alınan şiirde -Nakaratlardaki durak
farklılıkları bir hata olarak görülmeyebilir ama iki dizede durak farklılığı ve
dize sonrarındaki virgüller göze batıyor.
·
Şengül Cennet virgül; cümle içerisinde benzer türdeki kelimeleri ayırmaya, söyleme
es vermeye, anlam kaymasını önlemeye ya da anlamı vurgulamaya yarar ... şiirde
-şekil itibariyle- mısra sonlarına virgül koymaya hiç gerek yoktur ... kural
bozmaz, kaideyi sarsmaz ... ama gereksiz yere göze batar ...
·
Şengül Cennet ''Emsalin Erdemli senin'' demek; ''sana benzeyen tek güzellik Erdemli
'' demektir burda ... ''emsal'' kelimesi burada iki unsur arasındaki benzetmeyi
vurguluyor ... yani arada kesinlikle bir sevgili var :))
·
Hilmi Yazgi "ellerin yar yüzün ana"
( ben burdaki "yar" i şapkalı a ile okludum)
daha ne olsun ki; Erdemli hem çift anlamıyla
hem de teşbihleriyle böylesine güzel anlatılırdı.
ilk üç mısranın 4+4=8 , nakarat diye de tanımlayabileceğimiz
4. v 5. mısraların duraksız (kısmen 4. mısralarda 4+4=8 gibi gözükse de) 8
hece yazılması şairin bunu bilinçli yaptığının göstergesi.
mısra sonlarında virgül veya noktalı virgül konulması şairin tercihidir
noktalama meselesi, ya hep ya hiç gibi görsel bir mevzu.
benim bildiğim Halil Gülşen, şiiri ince elekten geçirmeden kolay kolay
yazmaz :)
selam olsun!
·
Mehmet Ziya 2. kıta :Ellerin yar, yüzün ana,
Hasretinle yana yana,
Bir sâda ver, gelem sana,.....methiye ile başlamış ve ardından başka konuya
atlamış gözüküyor bence ya methiye ile devam etmeliydi ya da çekilen hasretle
ilgili bir tabirle başlamalıydı kanaatindeyim..Son kıta :
"anlatmayla" kelimesi "yayla-Mevla" kelimeleriyle kafiye mi
sizce?
·
Afet Kırat neden kafiye olmasın ki ikisi kök birisi ek ile yapılmış.
·
Mehmet Ziya ekle olduğunu anlatmak istedim ablam..birçok usta ekle kafiye olmaz
der
·
Afet Kırat sınırları daraltmaya gerek yok, kafiyenin tarifinde de aynı anlamda
olmayan eklerin de kafiye olduğu yazıyor, geçmişteki çok şairimiz de kullanmış
zaten. Kökten olsa çok daha iyi tabi.
·
Mehmet Ziya ee o zaman bende girdiğim yoldan saparsam olmadı demeyin:)) bundan
sonra eklerden kafiye yapacağım:))
·
Kenan Baran Ben büyüklerimden şunu öğrenmiştim zamanında. Dörtlük için konuşursak
ya da ayak ve nakarat dediğimiz mısraları saymazsak diğer mısraların tamamında
ek ile kafiye yapılmışsa pek hoş karşılanmaz ancak bir-ikisinde kökle,
bir-ikisinde ekle olursa uygundur. Bildiğim budur.
·
Mehmet Ziya benim inadıma bakmayın Kenan bey sürekli zengin kafiye kullanmaktan
bıktım çare arıyorum:)) buldum da sanırım:))
·
Şengül Cennet bu şiirin kafiyelerinde ben de sorun göremedim ... 8'lik dizelerden
de boyundan büyük kafiyeler beklemek zalimliktir zaten :))
·
·
·
Şengül Cennet valla kendimi zorladım Ziya Bey ama bu kadar oldu ... :)) leyla ve
mevla ek almamış kelimeler ... ikisini tek kafiye (-la) olarak düşünürsek
anlatmayla nın sonundaki -la ekyle kafiye olur ... anlatmak olarak bakmayın :)
·
Kenan Baran Mehmet Ziya Hocam. Biz toplum olarak sert sessizleri kafiye yapmak
için yumuşatmayı da iyi biliriz :)
·
Şengül Cennet kök kafiyelerin yanında bir tanecik ek kafiyenin lafı mı olur şimdi
...:) bize kalmıştır ... Afet Hanım'ın dediği gibi hepsi kök kafiye olsa çok
daha hoş olur ... ama bu da kural bozmaz bence ...
·
·
Şengül Cennet hem de öyle bozar ki diğer mısralara bakacak yüzü kalmaz :))
·
·
Mehmet Ziya aa olmadı şimdi:)) ben içinde bir kaç tanecik ek kafiye olan şiir
yazacaktım da:))
·
Şengül Cennet Mecit Bey çöp kutumuzu almış sanırım ... yoksa gerekeni yapardık :))
·
Mehmet Ziya yok yok! biraz allar pullar, sosunu da bolca katar yedirirdim:))
·
·
·
Kenan Baran atalarımız hatır için çiğ tavuğu önermişler.
·
Afet Kırat burada yenmez ama yenecek yerler başka buraya takılırsa zor kurtulur
elimizden
·
·
Mehmet Ziya Ben bu şair aleminin hallerinden şaşkına dönüyorum bazen..Yahu
yazdığın ne ki! Bu zamana kadar yazılmış binlerce eser var.Kaliteli ve anlam
deryası..Kim ne alıyor, kim nasipleniyor söylenenlerden? Şiir gönül işidir,
gönül insanının işidir.Egoistlerin işi olmamalı
·
·
Mehmet Ziya Genel bir kanaat abla..gördüklerimden çıktı ortaya:))Hani dedin ya
bana dokunan yok diye... acaba niye şiirle değilde egolarıyla uğraşır insanlar
muhabbeti.... sen baştacısın merak etme ablam
·
Kenan Baran Mehmet Emin Türkyılmaz Hocamız acaba bu şiir için ne
diyor. Bizler farklı görüşlerde yorum yaparken o şiirin sonunda hocalarımız o
şiir üzerine gerekenleri son söz olarak söyleseler daha hoş olur diye
düşünüyorum. :)
·
Şengül Cennet Ziya Bey'le aynı düşüncedeyim ... hiç birimizin yazdığı şiir değil şu
an ... ha evet, elbette gerçek şiirler de vardır ... ama şiir olup olmadığı en
az 20 - 30 yıl sonra belli olacak ... neyi nasipleniyoruz gerçekten ?..
·
Mecit Aktürk Şengül hanim, lütfen kendi adiniza konusun. Bugün cöpe attiklarimin
arasindan cok güzel siirler cikti :)) Hatta, bir tanesi, ACIMASIZ elestirileri
ve ince elegi olan degerli ÜSTADIMIZ Mustafa Ceylan hocamizin onayindan gecmis
durumda :)) Siz kendinize yanin :)))
·
·
Erol Uraz Ellerin yar, yüzün ana,
Hasretinle yana yana,
Bir sâda ver, gelem sana,
Hâletin sitemli senin,
Emsalin Erdemli Senin! Fikrimce bu dörtlükte başka bir değişiklik yapmadan
ilk sizeyi doğrudan üçüncü dize yerine geçirmek daha uygun olurdu.
Hasretinle yana yana,
Bir sâda ver, gelem sana,
Ellerin yar, yüzün ana,
Hâletin sitemli senin,
Emsalin Erdemli Senin!
·
Afet Kırat olabilirdi ama böyle de olmasında çok sorun göremedim
·
Erol Uraz Bu şekilde ilk iki dizede kendisinden bahsetmiş oluyor, devamında
sevgiliden... Diğer türlü bir kopukluk hissediyorum. Yanılmış olabilirim abla.
·
Afet Kırat o şekilde düşününce de mantıklı geliyor, olabilirmiş diyelim.
·
Afet Kırat herkes sevgiliye yazıldığını düşünürken ben neden dağa yazdığını
düşünüyorum bilmem, Halil Bey nerede aslını söylesin. Gurup bir hevesle başladı
ama durağanlaştı birden bu kadar mı çabuk usandılar?
·
Salih Erdem Yalnız değilsiniz Afet Hanım, bence de Erdemli hasretiyle Erdemli'ye
yazılmış bir şiir. O yörenin özellikleri kişileştirilerek tasvir edilmiş.
·
Mehmet Emin
Türkyılmaz Acaba Mersin'li Afet Hanımla
soyadı Erdem olan Salih Beyin bir tarafgirliği söz konusu olabilir mi? :))))
·
·
·
Afet Kırat tarafgir demesinler diye haksızsınız demeyin sakın ben de
diğerlerinin tarafında olduğunuzu söylerim o zaman:))
·
·
Afet Kırat gurupta katılım az çok pasif geçiyor ben de kaçacağım artık
·
Mehmet Emin
Türkyılmaz Bu söz doğru bir söz değil Afet
Hanım. Buradan kaçan yok ve herkesin her anı müsait değil. Vakit buldukça her
arkadaşımız elbette katkı sağlayacaktır. Çoğumuz çalışıyoruz.
·
Halil Gülşen Bir gün bir şiirimin ameliyat masasında bu denli didikleneceğini hiç
düşünmezdim:) Demek ki benim de başıma gelebiliyormuş ki, bunu anladım. Şiirin
mevzuuna gelince, İnsan, içinde sevgi ve hasretle karışık, kelimelerle ifadesi
zor bir "sevgili" taşır hep. Bu sevgili, bazen memlekettir, bazen
beşerdir, bazen ilahi bir aşktır ki, yaktıkça artar, arttıkça yakar."Bu
şiirde bir sevgili mi, yoksa memleket mi anlatılıyor?" Şeklinde sualleri
olan dostlarıma derim ki, insanın doğduğu yer, neden bir sevgili olmasın ki!
Ben zaman zaman Erdemli'yi sarı saçlı, yeşil gözlü bir kıza benzetirim. Yeşil
doğası, sarı ise limonudur. Evet limon... Türkiye'nin limon ihtiyacının yüzde
63'ünü üretir memleketim. Coğrafyayı geçelim. Yorumlarıyla şiirimi onure eden,
eleştiri ve düşünceleriyle ufkumu açan tün şiir dostlarına en kalbi
teşekkürlerimi iletiyorum.
·
·
Mehmet Emin
Türkyılmaz Ben Halil Hocadan Elif Hanımım
merakını gidermesini, asıl ile benzer arasındaki diyaloğu mısralar bazında bize
açıklamasını beklesem çok sıkıştırmış olur muyum? :)))
·
Mehmet Ziya Halil hocam şiirini çok beğendim..Hele ki ayakları mükemmel denecek
kadar güzel..Ben sadece 2. kıta da ilk dizenin devamında gelen dizeler, ilk
dizeden uzaklaşmış dedim.. "Emsalin Erdemli senin" şair demek istiyor
ki dünyada bir Erdemli daha varsa o da sensin...başka yok..
·
·
·
Emine Uysal Merhaba, iyi akşamlar arkadaşlar. Öncelikle bu güzel şiirin sahibi
Halil Bey'i kutlarım. Memleket, bazen sevgili, bazen ana baba olabilir. İşte bu
şiirde olduğu gibi. Bence kusursuz bir şiir.
Afet Kırat'ın
"grupta katılım az" sözüne açıklık getirmek isterim. Mehmet Bey'in
dediği gibi kimimiz gece, kimimiz gündüz müsait oluyoruz. Yoksa böyle bir grubu
es geçecek kadar lüksümüz yok. Bedava ders alıyoruz ve bu her şeyden güzel.
Gönül isterdi ki, bütün gün sizlerle birlikte olmak, eleştirilere katılmak ama
mümkün değil. Ben ancak bu saatlerde açabiliyorum bilgisayarı. Onu da çok
yorgun olmazsam. Kusuruma bakmazsanız sizleri takip etmeye devam edeceğim.
·
Halil Gülşen "Güzelliğin on para etmez, bu bendeki aşk olmasa" diyor ya
Veysel... Şiirdeki düşüncelerim öznel olduğu için ayakları yere tam
basmayabilir. Çünkü, her insanın yaşadığı yerin rakibi yine kendisi oluyor.
Mehmet Ziya Bey'in tespitleri, benim düşüncemle örtüşüyor.
·
Bayram Mecit Mehmet Ziya dostum orada "anlatmayla" ve "yayla"
tam kafiyedir ve kulağa da hoş gelen bir kafiye örneğidir..ve şiirlerde en şık
duran kafiyelerden biridir..ekler kafiye olmuyoki burda, ek ile kök kafiye
oluyor..misal" avuçlarında" ile "yarında" kafiyedir ve tüm
meşhur ve çok sevdiğim hece şiirlerinde çok sık kullanılan bi kafiye
türüdür..bildi,ğin üzre eklerle ekler kafiye olmaz, kök le ek kafiye
olur..hemde çok güzel olur..:) saygılar
·
Afet Kırat eklerle ek de kafiye olabilir, gücü açısından zayıf olsa da. aynı
anlamda olmayan ekler için söylüyorum. sen de ve sende okunuşu benzese de anlam
olarak değişiktir. ben ki ve benimki de ekler ayrı anlamda olduğu için kafiye
sayılır. ama her zaman söylediğim ilk tercihimiz kök kafiyedir ve güçlü
olandır.
·
Bayram Mecit imla bilgim biraz eksiktir..da ve de leri karıştırıyorum bazen
alpdoğan bey..
·
Bayram Mecit Aynı anlamda olmayan ekler herhalde olur tabiki Afet hanım..bende
aynı anlamda olan ekler için söylemiştim zaten..
·
Alpdoğan Akyüz Afet Hanımın "zayıf" ifadesine katılmıyorum... Hatta daha
bile güçlüdür bence... Çünkü kullanım niyeti farklılaştıkça sanat değeri
artar...
·
Afet Kırat “-de” eki, bulunma hal ekidir. Eğer bir yerde iseniz bunu
kullanırsınız. Birleşik yazılır. Aşağıda birkaç örnek mevcut:
Evde un bitti, çarşıda işim var, bardakta su yok….
“de, da” eki ise “dahi” anlamına gelen ektir. Ayrı yazılır. Hiçbir şekilde
benzeşmez, “te, ta” olmaz. Örnekler:
Sürahi de kırıldı bardak da…. Okuduğumuz şiir de güzel, yorumlar da güzel….
·
Yavuz Doğan Kafiyenin neden illa kök kabul edilen, ya da okurun öyle algıladığı
yerde arandığını merak eder dururum yıllardır. Güzel bir örneğini de Mehmet
Ziya abi sunmuş bize.. "Anlamayla - yayla - mevla" arasındaki ilişki
güzel örnek konu için.
Şiir okuru ya da eleştireni, buradaki kafiyeyi irdelemek adına ilk
kelimenin "anla" köküne kadar inmekle mükellef olduğunu düşünüyor.
Oysa temel kurallar dışında ek kurallar da vardır kafiye konusunda.
Örneğin; bir dörtlük içerisinde, "anlamayla - yayla - mevla"
kelimeleri kullanıldıysa, öncelikle ek almamış kelimeler bütününe bakılır. Bu
örnekte, "yayla ve mevla" kendi aralarında tam kafiyeli iki kök kelimedir.
Hemen üzerlerinde ise "anlamayla" şeklinde, fiile ek ilave edilerek
oluşturulmuş başka bir kelime mevcut. Benim bildiğim ve doğru kabul ettiğim
kural der ki; eğer kelimeler arasında ek almış bir kelimenin kafiye
sayılabilecek ses benzerliği diğer kelimenin sonundaki ses benzerliğiyle
aynıysa ve fakat kullanımı farklıysa, yani, birisi kök diğeri ek ise, mısra
sonundaki ses benzerliği kafiye kabul edilir..
Bu sebeple "anlamayla - yayla - mevla" kelimeleri arasında tam
kafiye söz konusudur.
Örnekleri çoğaltmak mümkün. Çoğaltılmış örneklerle bakıldığında, kelimenin
mikron büyüklüğündeki köküne inmeden de kafiye oluşturulabildiğini görmek
mümkün olacaktır..
Sürç-i lisanımız affola..
·
Afet Kırat en fazla tam kafiye olur, cinas kullanan siz için, zengin kafiye veya
tunç kafiye için zayıf değil midir
·
·
Yavuz Doğan Afet hanım.. Size yazmadım ki. Dikkat ederseniz uzun bir yorum. Sizle
aynı dakikalarda yazdık sanırım..
·
Afet Kırat düşüncemizin aynı olduğunu belirtmek için yazmıştım zaten
·
Şengül Cennet Yavuz Bey'le aynı düşüncedeyim ... acemi bilgilerim ispatlanınca
mutlu oldum şimdi :)
·
Alpdoğan Akyüz Bence ekler de cinas kadar kuvvetli... Kaybettiğim kitap sende ki...
Nefret ettiğim evdeki (evdeki kimse...)... Burada "ki" cinas etkisi
veriyor bana...
·
Yavuz Doğan "ki" - "de" - "da" gibi bağlaçlar başlı
başına bir kelime olarak kabul edilir. Bu sebeple, herhangi bir kelimenin
sonuna denk gelen bu bağlaçlarla sesteş olan harfler kafiye kabul edilir. Fakat
sevgili Alpdoğan kardeşim.. Bir çok edebiyat araştırmacısı iki harflik cinas
olmayacağını kabul eder.. Ben de hak veririm onlara üstelik..
·
Yavuz Doğan Ve hazır sözü açılmışken, cümle içerisinde kullanılan bağlaçlar,
şiire ya da bir başka edebi esere başlık olacaksa ilk harfi büyük yazılır.
Genel hatadır, ısrarla küçük yazılır.. Dokunmadan geçemedim..
·
Alpdoğan Akyüz Cinas demedim zaten... Etksi verir dedim Yavuz Doğan Kardeşim :)
·
Şengül Cennet evet ... oradaki _ki eki ve ki bağlacı cinastır ... görevleri farklı
çünkü ... ama bu fark en fazla iki kelime arasında tölare edilebilir ... üçüncü
kelimenin kök olan kafiyeye uyması gerekir ...
·
Yavuz Doğan Vermesin diye dedim Alpdoğan'cığım :) Bak Şengül hanıma vermiş bile
bu etkiyi..
·
Alpdoğan Akyüz Ama etkisi azdır, zayıftır gibi ifadeler yanlış bence...
·
Yavuz Doğan Etkinin akademik anlamıyla, okurken gözde ve dinlerken kulakta
bıraktığı etki aynı değildir diye düşünüyorum. Bende de oluyor o "etkiyi
az bulma" hadisesi.. Kişiyle ilgilidir ve bence doğrudur da..
·
Şengül Cennet ben anlamadım Yavuz Bey ... açar mısınız lütfen ...
·
Alpdoğan Akyüz Ben de anlamadım... Şengül Hanım cinastır diyor, Yavuz Bey değildir
diyor, ben de etkisi uyandırıyor diyorum...
·
·
Elif Yiğit Karlı Benim anladığım
şu; Kelimelerin cinas kabul edilebilmesi için yazılışları aynı ama anlamlarının
farklı olması gerekir..Edat ve bağlaçlar ''ki''ve 'de, da' kelime kabul edilse
de tek başına anlam içermedikleri için kafiye yapılabilir ama cinas olarak
değerlendirilemez..
·
Yavuz Doğan Anlatmak istediğim şey şu..
Kafiye ve redif, şiirin melodik kısmıdır bana göre.. Akıcılığı ve ahengi
arttırır. Ancak, yarım kafiyeyle de tam kafiyeyle de şiir yazılabildiği gibi
zengin ve tunç kafiyelerle de şiir yazılabilir. Lakin, öyle tunç kafiyeli
şiirler var ki üzerimde zerre kadar etkisi olmadığı halde akademik olarak tunç
kafiye olarak adlandırılıyor. Ve öyle yarım kafiyeli şiir var ki su gibi şarkı
gibi akıp gidiyor..
Anlatmaya çalıştığım aşağı yukarı bu..
·
Şengül Cennet mantık yürütüyorum şimdi ... yanlışım varsa düzelteceksiniz nasıl
olsa ... ( de, ki, ve ) bağlaçları da kelime sayıldığına göre ... görevleri ve
anlamları farklı iki kelimenin de cinas olduğuna göre ... -ki ekinin ve ki
bağlacının buradaki suçları iki harf olmaları mı ?
·
Yavuz Doğan Şahsım adına söylüyorum, iki harfli cinas olmaz demiyorum.. Ama
olması da çok basit olur diye düşünmüyor da değilim.
·
Alpdoğan Akyüz Bazen küçük bir dokunuş basit gibi görünse de sihirlidir...
·
Elif Yiğit Karlı Tam da burda o
harflerin içerdiği anlam ve şiire kattığı tını devreye giriyor..Yavuz Bey'in
dediği de bu, şiirin mûsikisini bozuyorsa tunç kafiye de olsa göze batıyor,
katkı sağlıyorsa yarım kafiye bile göze ve kulağa hoş geliyor.
·
Şengül Cennet Elif Hanım çok güzel açıklamış her iki yorumunda da ... şimdi anladım
...
·
Afet Kırat Şiirde duygu çok önemlidir, şairin hissettiğini okuyucuya
aktarabilmesi gerekir. Herkesin aşina olduğu zaman zaman da olsa hissettiği
duyguları işlemek kolaydır. O zaman devreye teknik ve ahenk giriyor. Teknik,
hece sayısı, durakları ve kafiyeleridir. Hece sayısı ve durakları doğru ise
kafiyelerinin de güçlü olması şiire değer katar. İç ses ve uyumları olmalıdır.
Bu saydıklarım özellikler ne kadar varsa şiir o kadar güzel olur. Ama bazı
duygular var ki okuyana bir şey hissettirmez, alıp içine başka yerlere
götürmez. Maddi sıkıntı çekmeyen birisi yokluğu anlatan şiirden ne kadar
etkilenebilir. Hayatı düzgün giden, psikolojik sorunları olmayan birisi
intiharın eşiğindeki bir insanın anlatmaya çalıştığı duyguları nasıl hissedebilir
ya da ne kadarını? Ölümün kıyısından dönen bir insanın anlattığı başkasını ne
kadar etkileyebilir? Edebi açıdan güçlü bir şiir olabilir, teknik açıdan
kusursuz da olabilir, ama okuyucuya o hissi veremez. En iyisi hepsinin bir
arada olmasıdır ki bu da her şiirde olması çok zordur. En iyi bildiğimiz
şairlerin bile bazı şiirleri beni etkilemiyor duygusal açıdan. Onun için bir
veya birkaç şiirle şair değerlendirilmemelidir. Hatta hayat hikâyesi bile
etkilidir şiiri hissedebilmek için.
Şimdi bunu ne için yazdım, başladığımda düşündüğüm şeyler vardı oraya
bağlayacaktım ama yazana kadar amacımı unuttum. Yine de düşüncemi açıklamak
istediğim için paylaşıyorum.
·
Emine Uysal Afet Hanım'a katılıyorum; şiir ve nesirde işin içine duygu girdi mi
okumaya doyum olmaz. Ama şair o duyguyu katabilmesi için azıcık da olsa çekmeli
ama halatı değil tabii:))
Yorumlar
Henüz yapılmış yorum yok
|
|