Yâr Sultan Olur / Mehmet ÖZDEMİR
YÂR SULTAN OLUR
Yara da mı sendendir gelmez isen ölürüm
Düşmana gerek kalmaz öldürür yâr adamı
Aşk oku vurmadıysa sinemdeki yare ne
Yâre ne seven benim ölürsem ben ölürüm
Yâr arsız olunca mı perişan olur adam
Söyle ey dil derdini bu aşk kime yararsız
Bir gün tebessüm etsen seni ben yâr ederdim
Yâre derdim söylesem aşikâr olur sevdam
Yâr silinse gönlümden bu sevda yalan olur
Sana gelmek isterim önüm dağdır ardım yar
Bu nasıl bir dünya ki dert bende yare bende
Yâre bende olursan yâr elbet sultan olur
Mehmet ÖZDEMİR
Konu
“Gülce Akımları, “ (ki başında şiire verdiği emek adına yıllardır tâkip ettiğim
ve çok takdir ettiğim Mustafa Ceylan ağabeyim var) şair ise yorumlarından
tanıyabildiğim kadarıyla şiire ve incelemelere oldukça önem veren bir edebiyat
öğretmeni olunca şiire biraz daha dikkatli ve temkinli yaklaşmak gerekiyor
muhakkak.
Güllük Dergisinde başta Mustafa Ceylan olmak üzere akıma gönül vermişlerce
kapsamlı örnekleri ve açıklamaları verilen Gülce Edebî Akımları gerek başlangıç
gerekse gelişme aşamasındaki amaçlarındaki ana faktörün;
zoru kolaylaştırmak, şiir sevgisini aşılamak, disiplinsizliği ve baştan savmayı
bir disiplin altında toplamak, katılımcılığı artırmak, hece ve serbesti aynı
şiirde birleştirmek…… gibi etkenler olduğunu biliyorum. Son derece iyi niyetin
var olduğunu bildiğim bu çalışmalardaki sonucun ne olacağını, alınan mesafeyi
ve şiire katkının ne olduğunu ise zaman gösterecek elbette.
Şiire gönül verenlerin ümitli olmasından daha doğal ne olabilir?
Üstad Aşık Cinasi’nin (Ekrem Yalbuz) çok ciddi olarak ele aldığı ve hemen hemen
her türüne örnek verdiği (bu alanda şiir kitabı da var) Cinas sanatı kafiye
anlayışında gerçekten çok ince bir işçiliktir ki; henüz kavramın ne olduğunu
tam anlayamayan arkadaşlarımızca çok da yanlış kullanılmaktadır. Aslında çok da
kolay değildir!
Çünkü, zaten bir kalıp altında olması gereken hece şiirine bir başka kalıp daha
getirerek manevra alanınızı daraltıyor, kaçma payınızı ve alternatif
kelimelerinizi kullanamıyorsunuz. Hâl böyle olunca da ya cinastaki
orijinallikten taviz vermek ya tekrarlara düşmek ya da anlamı kısırlaştırmak
gibi zaaflar önünüze çıkıyor. Her şiirde olduğu gibi cinaslı şiirler de
zaafları aştığı ölçüde başarılı kabul edilmelidir bana göre..
Şairin hoşgörüsüne sığınıp şiire gelirsek ben biraz şiirin içinden bakmaya
çalışacağım.
Şiire adını veren cinasların sadece “ yâr “ ekseninde dönmesi ve bütün
cinasların aynı seyri göstermesi özellikle yapılmış ve vurgu amaçlanmış
olabilir ama 85 kelimelik bir şiirde 22 kelimelik yer kaplamasının isabetli
düşünülüp düşünülmediğinden çok emin değilim. Üstelik, “ ben (cinaslar hâriç)
4, mı 2, sen / sana 4, bir 3, bu 3, aşk 2, olur 5 olmak üzere 23 de tekrar da
birleşince ve bazı kafiye kelimelerin de mısra içinde tekrar edilmesi söz
konusu olunca üç kıtalık bir şiir için tekrarları fazla olan ve nerede ise 35
kelime ile yazılan bir şiir karşımıza çıkıyor.
Genel bakış adına bu durum bence bir olumsuzluk..
Dilbilgisi konusunda çok bilgili değilim ve bir öğretmen şiirinde, üstelik
yorum yapanlar arasında öğretmenlerin olmasından da çekinerek zor söyleyeceğim
ama ilk mısra olan;
“Yarada mı kâr etmez gelmez isen ölürüm” mısrasındaki “ yarada mı” daki “ da “
nın ayrı yazılacağını düşünüyorum. Bana sanki “ yara da mı “ doğrusuymuş gibi
geliyor.
Yukarıda değinmeye çalıştığım “ anlamın kalıp zorunluluğuna (cinasa ) feda
edildiği mısralar, basit cümleler, alternatifi düşünülmeyen kelimeler de gözüme
çarptı;
“Yarada mı kâr etmez gelmez isen ölürüm” (anlam boşlukta)
“Aşk oku …” ( sıradan)
Yâr arsız olunca mı perişan olur adam ( sıradan)
Bir gün tebessüm etsen seni ben yâr ederdim (bence; yar edilmez, olunur)
……………..gibi.
Aslında Mehmet beyin çok daha güzel şiirlerini okumuştuk. Belki bu şiir biraz
aceleye geldi. Ama, hangi şiirin ne zaman nereye geleceği, kimin dikkatini
çekeceği belli olmayınca biraz daha titiz davranmak gerekiyor galiba.
Hele edebiyatçıların…
Eyvallah!
Oflu / Mehmet Emin TÜRKYILMAZ
Yorumlar
Henüz yapılmış yorum yok
|